Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun 30 Kasım 1925’te yürürlüğe girse de ülkemizde pek çok tarikat ve cemaat faaliyetlerine hala devam ediyor.
Genellikle kapalı bir ilişki ağı kuran ve içe dönük yaşayan tarikatların ve bunlardan doğan cemaatlerin neredeyse tüm şehirlerde etkin faaliyet gösterdiğini söylememiz mümkün.
Bazı tarikatların kökleri çok eskiye dayanıyor ve tarikatların çizgisinden geldiğini iddia eden birden fazla cemaat var. Çoğunlukla kurdukları vakıflar aracılığıyla insanlarla buluşuyor. Ve bunların çoğu holdingleşecek kadar varlıklılar. Bunların besin kaynakları ise insanların gözyaşıdır. Kendileri de döktükleri timsah gözyaşlarıyla güçlerine güç katarak büyümeye devam ediyorlar.
Cemaatlerin bazılarının siyasetle çok yakın ilişkileri var bazıları ise siyasetle ilgilenmiyor. Ama gerçek şu ki tüm Türkiye’de insanların hayatlarını ciddi anlamda etkileyebiliyorlar. Bazı tarikatlar bazı bölgelerde daha etkin ve söz sahibi, onlardan habersiz şehirlerde kuş bile uçamıyor.
Geçtiğimiz yerel seçimlerde bir şeyh olayına bizler de şahit olmuştuk. Bir belediye başkan adayının seçimi kazanma adına şeyh ile pazarlığa oturduğu iddia edilmişti…
Nereye bir bürokrat atanacak olsa cemaatler birbirileriyle yarışıyor. Kurum ve kuruluşlara atanan kişilere baktığımızda genellikle bir cemaate veya tarikata bağlı olduğunu görüyoruz. Geçmiş dönemlerde ülkemizde FETÖ çok etkindi, şimdi bazı tarikatlar bunun yerini kapma adına birbirleriyle yarışıyor. Ve bunlar o kadar yayılmışlar ki; vatandaşlar işlerini yaptırabilme adına bazı camilere akın ediyor. İnsanlar banka hesaplarına bağış yaparak istek kuyruklarına giriyorlar. İstek ve temenniler ise sabahleyin ve yatsı namazı sonrası yapılıyor. Şehrimizde de bazı belediye başkanlarının bazı tarikatlara ve cemaatlere bağlı olduğu iddia ediliyor! Tabii ki bu bir iddia hiç kimse ben şu tarikata bağlıyım demez!
Burada önemli nokta yararlı ve zararlı olmalarını bilmek ama bunu hemen kestirebilmek ne yazık ki mümkün değil. Bu konuda ise en güzel sözü Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk söylemiştir: "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." demiştir ama ülkemizde Atatürk insanlara iyi şekilde anlatılmadığı için ne yazık ki bu hep göz ardı edilmiştir. Kısacası bir yerlere biat edenler hızlı bir şekilde görevlerinde yükselirken biat kültürünü reddedenler ise pasif görevlerde köşelerinde yalnızları oynamaktadır. Maraş’ı tarikatlar mı yönetiyor, sorusuna gelince yönetiyor mu, yönetmiyor mu, bilmiyorum ama bazı noktalarda çok güçlü oldukları kesin!