Yazıma neden böyle bir başlık ismi verdiğimi yazının ilerleyen satırlarında açıkladığımda cümlenin ne kadar anlamlı olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Lafı fazla uzatmadan hemen konuya girelim.
Gazeteci meslektaşlarımla birlikte tivi 46 ekranlarında gündeme dair konu ve birbirinden değerli konuklarla yayınımıza devam ediyoruz. Burada yapmış olduğumuz canlı yayında ve yayın sonrasında birçok şeye şahit oluyoruz.
Hani “gün geçmiyor ki” diye başlayan haberler olur ya, işte tamda böyle başlayan konularla karşı karşıya kaldık. Bir kez daha insanların ne kadar kalitesiz olduklarını görmüş olduk. Hani kalitesiz olduklarını biliyorduk ama bu kadarda seviyesiz olduklarını biz bile tahmin edemezdik!
Olsun, insan bazı şeyleri yaşamadan göremiyor. Sağında solunda kim var ayırt edemiyor. Bu süreçte bir kez daha bize dost görünen düşmanlarımızı görmüş olduk. Kuduz köpek gibi kuduranlara tanıklık ettik. İçi boş siyasetçilerin hayali düşman yaratıp mağdur edebiyatıyla beslenmelerini hayretle seyreyledik. Donkişotluğa soyunan acizleri, amaçsız kişiliksizleri ve en önemlisi de bir kez daha şizofren, Obsesif kişileri görmüş olduk.
Ahmet Kaya’nın da “yorgun demokrat” adlı eserinde söylediği gibi bu yolda bir kişide kalsak doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz. Susmayacağız, şehir adına konuşmaya devam edeceğiz. Bu noktada bizi kim hangi noktaya koyarsa koysun, pekte umurumuzda değil!
Çünkü Mevlana’nın da dediği gibi; "Suskunluğum asaletimdendir, Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de adama bakarım adam mı diye?"
Sanırım bu cümle yeteri kadar açıklayıcı oldu.
Yazımın başlığı konusuna gelecek olursak; Geçtiğimiz Salı günü canlı yayın konuğumuz iş insanı ve siyasetçi İmdat Tufan’dı. İzleyenler hatırlayacaktır, Sayın Tufan programın sonlarına doğru “kafasını yem çuvalına gömenlere bir şey anlatamazsınız” cümlesini kurdu. Bana göre bu cümle çok fazla şeyi anlatıyor o yüzden bende yazıma böyle bir başlık koymayı uygun gördüm. Umarım beğenmişsinizdir. Yine bu doğrultuda gazeteci büyüğümüz Mehmet Fiskeci, köşe yazısında “beyinlerine beton dökenler” diye bir yazı kaleme almış. Kime veya kimlere yazdığını bilmiyorum ama yerinde bir yazı olmuş emeklerine sağlık. Uzun lafın kısası bazı insanlara laf anlatamıyorsunuz onlar yine bildiğini okuyor. O yüzden bizlerde boş lakırdılara takılmayıp yolumuza devam ediyoruz.