Herkes her yerde bir kadrolaşma peşinde! Nereye gitsen, nereye baksan kadrolaşmış ekiplerle karşılaşıyorsunuz.
Ekipler değişiyor gibi görünse de zihniyet hep aynı kalıyor. Kadrolaşmanın büyüğü, küçüğü ve azınlığının derdi hep aynı!
Büyük kadrolaşmaların bile mutlu olmadığı günümüzde az olsun bizim olsun diyen bir mutlu azınlıkla karşı karşıyayız.
Bu azınlık yenilik söylemlerini dillerinden düşürmese de fosilleşmiş dünyalarında zirveye oynuyor. Ütopik söylemlerine kendileri bile inanmazken bir başkasının inanmasını istiyorlar.
***
Başarısızlığın ödülü olur mu?
Normal şartlarda başarısızlığın ödülü değil cezası olur ama bunlarda işler tam tersine işliyor. Ne kadar başarısız olursanız bir o kadar ödüllendiriliyorsunuz. Çalışan, özveri gösteren oy ve üye sayısını arttıran değil, yalaka, silik tipler bir o kadar iş yapıyor.
İşte bu yüzdendir ki; Başarılı insanları hiçbir zaman içlerinde barındırmıyorlar. İl ve ilçe başkanları kendisine rakip olacak kişileri eziyor, milletvekili adayları kendisine rakip olacak kişilere çelme takıyor.
Gerçek anlamda Milletvekili ve belediye Başkan adayı olacak kişiler öyle ya da böyle birileri tarafından sürekli sindirilmeye çalışıp aktif siyasetten uzak tutulmaya çalışılıyor. Peki, ne için?
***
Siyaset ne için yapılır?
Bu sorunun cevabına siyasiler çok güzel anlamlar yükleyip uzun uzun konuşabilirler. Sadece konuşmak yeter mi? Çok merak ediyorum kadrolu muhalefetin yapılan çalışmaları eleştirmekten başka bir amacı var mı? Azınlıkta kalmak, icra makamında olmaktan çok daha mı iyi? Neden insanlara umut olamıyorlar?
Samimi olmadıkları için mi, yoksa öyle amaçlarının olmadığı için mi, muhalefette kalıyorlar? Siyaset muhalefette kalmak için yapılır mı? Eğer yapılıyorsa bu iktidar ortaklığı sayılmaz mı?