Bu yazımda İnsanoğlu’nun kabullenemediği bir konuya değineceğim. Bu zamana kadar yazılarımda direkt olarak hiç kimseyi hedef almadım. Kimseyi açık bir şekilde aşağılayıcı, öteleyici bir yazı da kaleme almadım. Dilimizin döndüğü kadar, şartlar el verdiği kadarıyla yazılarımızı ele aldık. Ama bu yazımda birilerini açık bir şekilde hedef tahtasına oturtacağım. Çünkü insanlar sürekli konu fark etmeksizin günah keçisi arayışı içerisindeler. Özellikle son 2 yıl içerisinde ekonomide inanılmaz değişimler yaşanıyor. Ürünlerin fiyatları saatlik değişmeye başladı. Hayat pahalılığından dolayı insanların isyan potansiyeli yükseliyor. Paranın değeri enflasyona karşı eriyip giderken, konut fiyatları da almış başını gidiyor. İnsanlar ise suçlu kim, arayışı içerisindeler!
Sahi suçlu kim?
Bu soruya herkesin cevabı farklı. Ben birazcıkta olsa özeleştirinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu süreçten bizlerde sorumluyuz. Biz istemeseydik ekonomi bu durumda olmazdı, biz isteseydik maaşlar enflasyona karşı eriyip gitmezdi, insani yaşam kalitesi bu denli olmazdı. İnsan en değersiz varlık olmazdı. Hani hep söyleniyor ya Suriyeliler gelmeseydi, her şey bu denli pahalı olmazdı diye, bunu tüm samimiyetimle söylüyorum biz isteseydik gelemezlerdi. Biz isteseydik dolar bu denli başını alıp gitmezdi.
Biz isteseydik yaşam biçimimiz Avrupa standartlarının üzerinde olurdu. Biz isteseydik dışa bağımlı bir ülke olmazdık. Ama biz tembellik ettik, hazıra konduk, yetkiyi verdik denetimini yapmadık. Çok güvendik geldiğimiz nokta ortada!
Kendi öz çocuğunuz bile onu biraz şımarttığınızda ilk parmağı size atıyorken, elin adamlarının neler yapabileceğini tahmin bile edemezsiniz! Hiç kızmaya gerek yok, bunu bile isteye kendimiz yaptık. O yüzden suçluyu dışarıda aramak sadece kendimizi kandırmak olur. Artık kendinizi kandırmayı bırakın ve gerçeklerle yüzleşin. Hadis’te geçen “Siz nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz” sözünü de unutmamak gerekiyor. Biz istediğimiz için bu durumdayız. Olaylarında sorumluları bizleriz!