Pandemi sürecinden sonra herkeste olduğu gibi bende hayatımda bir takım yeni kararlar aldım. Bu süreçte kendimi okumaya, yazmaya, film ve belgesel izlemeye verdim.
Son birkaç aydır köşe yazmaya pek vakit bulamıyorum. Yakın bir zaman içerisinde ilk deneme kitabım “yüznumaralı adam” siz değerli okuyucularımızla buluşacak.
Bunun yanında ikinci ve üçüncü kitap çalışmalarımı yoğun bir şekilde devam ettirmeye çalışıyorum. Köşe yazmaya vakit bulamadığım için bazı okurlarım farklı düşünceler içerisine girmişler. Onları bu düşünceye ittiğim için özür diliyorum. Artık daha farklı çalışmalarla siz değerli okuyucularımızın karşısında olacağım.
***
Büyükşehir Belediye başkanı Hayretin Güngör, son zamanlarda kamuoyunda kendisine yönelik oluşan olumsuz havayı birkaç hamle ile değiştirmeye başladı. İlçelerde istişare ve değerlendirme toplantısı yapması kendisine artı yazmaya başladı. Çünkü onu halk Trabzon caddesinde değil, örneğin Çağlayancerit’in ceviz bahçelerinde, şantiye alanlarında kısacası sahada görmek istiyor. Başkan Güngör’ün bu toplantılarına vakit buldukça katılmaya çalışıyorum. Programlarda onun halk ile olan diyalogunu, davranışlarını gözlemleme fırsatım oldu.
Yeri geldi sinirlendi, yeri geldi güldürdü ama asıl önemli olan konu ise bazı düşüncelerinin değişmiş olması! Yani bir konu hakkında “ben yapamam, olmaz’ın yerini yapacağız, edeceğiz” kelimeleri almış. Ben bunu önemli değişim olarak görüyorum. Halkın duymak istediklerini söylemesi onun için büyük kazanım olmuş. Sorunları, çalışmaları yerinde incelemesi kentte olumlu hava estirmeye yetiyor. Yazımın başlığına konu olan olaya gelecek olursak. Başkan Güngör en son istişare toplantısı yaptığı ilçe olan Çağlayancerit’teki aksu çayının gözünde Çağlayancerit Belediye başkanı Hanifi Sarıaltun’ ile tuhaf bir diyalog yaşadı.
2 tanesi küçük olmak şartıyla 3 tane içerisi ceviz dolu olan sepetleri gazetecilere poz vermesi için başkanlara verdiler. 2 küçük sepetin biri ilçe belediye başkanı Hanifi Sarıaltun’a diğeri Ak Parti ilçe başkanı Mehmet Berk’e verildi. Büyük sepette Güngör’de kaldı. Kendine verilen sepetin küçük olduğunu gören Hanifi Başkan “benim sepetim niye küçük” diye sepeti kendine veren kişiye çıkışınca Başkan Güngör’de esprili bir şekilde, “Ben büyükşehir’im o yüzden benim sepetim büyük” demesi kahkahalara neden oldu.
Tabi ki burada sadece sepeti tutmakta olmuyor, onun içindeki cevizleri adaletli bir şekilde dağıtmakta önemli! Burada ülkücü Başkan Sarıaltun’a da ayrı bir parantez açmakta fayda var. Son dönemlerde gördüğüm en samimi başkanlardan birisi diyebilirim. Onunla ilk kez karşılaştım ama bu samimiyeti onda gördüm. Gerçekten yönetici olmak kolay değil, her iki başkana da görevlerinde başarılar diliyorum…