Ünlü Kitaplar ve Yazarları Hakkında Şaşırtıcı Bilgiler!

KÜLTÜR 24.11.2019 - 19:20, Güncelleme: 30.06.2021 - 18:34
 

Ünlü Kitaplar ve Yazarları Hakkında Şaşırtıcı Bilgiler!

Biri tüm yazdıklarının yakılmasını ister, biri ömrü boyunca manik depresif hastalığıyla uğraşır. Yazarların eser meydana getirirken içinde bulundukları koşullar genellikle sıra dışıdır.

1. Ray Bradbury – Fahrenheit 451 Bilim – kurgu ve fantastik edebiyatta, yazdığı “Fahrenheit 451” ile sağlam bir yer kazanan yazar distopik edebiyatın da –Zamyatin, Huxley, Orwell ile beraber– öncülerinden biri. Kitapların insan için kötü olduğu gerekçesiyle yakıldığı, televizyonun toplumu uyuşturduğu kara bir dünyayı anlattığı Fahrenheit 451’in isminin geldiği yer de ilgi çekici. Bradbury eseri için bir isim düşünürken Los Angeles İtfaiye Teşkilatı’nı arar ve kağıdın kaç derecede yandığını sorar. Aldığı cevap bu distopik klasiğin de ismi olur: “Kağıdın yanma sıcaklığı Fahrenheit 451’dir.” 2. Jack London – Martin Eden Gece gündüz yazar olma düşü gören ve bu uğurda çok fedakârlıklar yapan Martin Eden karakteri ve romanı, Jack London’ın başyapıtlarından olup yarı otobiyografik bir eser. Eser yazarın yaşadığı 1900’lü yılların başında ve ABD’nin California eyaletinde geçer. Romanın bir bölümünde sosyalist ve işçi sınıfının nutuklar attığı Belediye Parkı var. Martin Eden’ın bir dinleyici olarak katıldığı bu gösterilere yazarımız Jack London da katılmış, entelektüel ve siyasi çevresini genişletmiştir. Yarattığı Martin Eden karakterinin aksine, London da o Belediye Parkı’nda çok ateşli nutuklar atmıştır. 3. Chuck Palahniuk – Dövüş Kulübü Brad Pitt, Edward Norton, Helena Bonham Carter’ın oynadığı meşhur Dövüş Kulübü’nün, yer altı edebiyatının en önemli temsilcilerinden Chuck Palahniuk tarafından yazılan bir roman olduğunu herkes bilir. Üniversite yıllarında yazar olmayı hiç düşünmeyen Chuck Palahniuk oto tamirciliği yaptığı sıra 1996’da bir edebiyat grubuna katılır ve “Kargaşa Projesi” adlı kısa bir hikaye yazar. Bu öykü çok kısa süre sonra yazarın detaylandırmalarıyla Dövüş Kulübü’ne dönüşür. Pek çok yayımcının kapısından eli boş dönen, ilk romanını yayımlatmak için epey uğraşan yazar reddedildikçe daha da yer altı ürünler ortaya çıkarmaya başlar ve başyapıtı Dövüş Kulübü nihayet yayımlanır. 4. Orhan Pamuk – Kar Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan tek Türk yazarı Orhan Pamuk roman yazma prensiplerinden bizzat kendisi bahseder. Hemen her romanı tam anlamıyla yılların, hatta bazen on yılların ürünüdür. Yazmadan önce eserinin konuları hakkında bir gazeteci misali araştırmalar yapan, hatta yaratacağı karakterleri gerçekçi kılmak adına günlük hayattan gerçek insanlarla röportajlar yapan Pamuk Kar romanı için de seyahat etmiştir. Yazarın “İlk ve son siyasi romanım” dediği Kar’ın bir kısmı Kars’ta geçtiğinden yazar da bir müddet gidip Kars’ta kalmıştır. Romanın bir kısmı da Almanya ile ilgili olduğundan Almanya’ya da gidip kalan yazar, tabiri caizse yazacağı romanı deneyimleyip sonradan kaleme dökmektedir. 5. İvan Gonçarov – Oblomov Tüm dünyayı etkisi altına alan Oblomov, Gonçarov’un başyapıtı olup Rus edebiyatının öncüllerinden biri. Esere de adını veren Oblomov karakteri dönemin Rusya’sındaki trajikomik bir karakter olmakla beraber genel olarak tüm Doğu toplumlarına da mâl ediliyor. Derin bir kişiliği olan ama günlük hayatta yapması gerekenleri sürekli erteleyip miskinliğe esir düşen Oblomov çoğu okuyucunun da kendisinden bir parça bulduğu bir karakter. Hatta Lenin de şöyle der: “Rusya üç devrim geçirdi, ama gene de Oblomov’lar kaldı; çünkü Oblomov’lar yalnız derebeyler, köylüler, aydınlar arasında değil, işçiler, komünistler arasında da vardır. Onu adam etmek için daha çok zaman yıkamak, temizlemek, sarsmak, dövmek gerekecektir.” Eserin yazarı Gonçarov Batılılaşmak yolunda Oblomov’un zıttı olan bir karakter de ortaya koyar: Alman vatandaşı olan Ştolts. Hayattan saklanmayan, hesap kitap yaparak yaşamını disipline eden bu karakter yazara göre ulaşılması gereken ideal insan tipidir. Rusya’nın manevi zenginliğini kolay kolay terk edemeyen Dostoyevski ve Tolstoy ise bu karakterden nefret eder.  
Biri tüm yazdıklarının yakılmasını ister, biri ömrü boyunca manik depresif hastalığıyla uğraşır. Yazarların eser meydana getirirken içinde bulundukları koşullar genellikle sıra dışıdır.

1. Ray Bradbury – Fahrenheit 451


Bilim – kurgu ve fantastik edebiyatta, yazdığı “Fahrenheit 451” ile sağlam bir yer kazanan yazar distopik edebiyatın da –Zamyatin, Huxley, Orwell ile beraber– öncülerinden biri. Kitapların insan için kötü olduğu gerekçesiyle yakıldığı, televizyonun toplumu uyuşturduğu kara bir dünyayı anlattığı Fahrenheit 451’in isminin geldiği yer de ilgi çekici. Bradbury eseri için bir isim düşünürken Los Angeles İtfaiye Teşkilatı’nı arar ve kağıdın kaç derecede yandığını sorar. Aldığı cevap bu distopik klasiğin de ismi olur: “Kağıdın yanma sıcaklığı Fahrenheit 451’dir.”


2. Jack London – Martin Eden


Gece gündüz yazar olma düşü gören ve bu uğurda çok fedakârlıklar yapan Martin Eden karakteri ve romanı, Jack London’ın başyapıtlarından olup yarı otobiyografik bir eser. Eser yazarın yaşadığı 1900’lü yılların başında ve ABD’nin California eyaletinde geçer. Romanın bir bölümünde sosyalist ve işçi sınıfının nutuklar attığı Belediye Parkı var. Martin Eden’ın bir dinleyici olarak katıldığı bu gösterilere yazarımız Jack London da katılmış, entelektüel ve siyasi çevresini genişletmiştir. Yarattığı Martin Eden karakterinin aksine, London da o Belediye Parkı’nda çok ateşli nutuklar atmıştır.


3. Chuck Palahniuk – Dövüş Kulübü


Brad Pitt, Edward Norton, Helena Bonham Carter’ın oynadığı meşhur Dövüş Kulübü’nün, yer altı edebiyatının en önemli temsilcilerinden Chuck Palahniuk tarafından yazılan bir roman olduğunu herkes bilir. Üniversite yıllarında yazar olmayı hiç düşünmeyen Chuck Palahniuk oto tamirciliği yaptığı sıra 1996’da bir edebiyat grubuna katılır ve “Kargaşa Projesi” adlı kısa bir hikaye yazar. Bu öykü çok kısa süre sonra yazarın detaylandırmalarıyla Dövüş Kulübü’ne dönüşür. Pek çok yayımcının kapısından eli boş dönen, ilk romanını yayımlatmak için epey uğraşan yazar reddedildikçe daha da yer altı ürünler ortaya çıkarmaya başlar ve başyapıtı Dövüş Kulübü nihayet yayımlanır.


4. Orhan Pamuk – Kar


Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan tek Türk yazarı Orhan Pamuk roman yazma prensiplerinden bizzat kendisi bahseder. Hemen her romanı tam anlamıyla yılların, hatta bazen on yılların ürünüdür. Yazmadan önce eserinin konuları hakkında bir gazeteci misali araştırmalar yapan, hatta yaratacağı karakterleri gerçekçi kılmak adına günlük hayattan gerçek insanlarla röportajlar yapan Pamuk Kar romanı için de seyahat etmiştir. Yazarın “İlk ve son siyasi romanım” dediği Kar’ın bir kısmı Kars’ta geçtiğinden yazar da bir müddet gidip Kars’ta kalmıştır. Romanın bir kısmı da Almanya ile ilgili olduğundan Almanya’ya da gidip kalan yazar, tabiri caizse yazacağı romanı deneyimleyip sonradan kaleme dökmektedir.


5. İvan Gonçarov – Oblomov


Tüm dünyayı etkisi altına alan Oblomov, Gonçarov’un başyapıtı olup Rus edebiyatının öncüllerinden biri. Esere de adını veren Oblomov karakteri dönemin Rusya’sındaki trajikomik bir karakter olmakla beraber genel olarak tüm Doğu toplumlarına da mâl ediliyor. Derin bir kişiliği olan ama günlük hayatta yapması gerekenleri sürekli erteleyip miskinliğe esir düşen Oblomov çoğu okuyucunun da kendisinden bir parça bulduğu bir karakter. Hatta Lenin de şöyle der: “Rusya üç devrim geçirdi, ama gene de Oblomov’lar kaldı; çünkü Oblomov’lar yalnız derebeyler, köylüler, aydınlar arasında değil, işçiler, komünistler arasında da vardır. Onu adam etmek için daha çok zaman yıkamak, temizlemek, sarsmak, dövmek gerekecektir.” Eserin yazarı Gonçarov Batılılaşmak yolunda Oblomov’un zıttı olan bir karakter de ortaya koyar: Alman vatandaşı olan Ştolts. Hayattan saklanmayan, hesap kitap yaparak yaşamını disipline eden bu karakter yazara göre ulaşılması gereken ideal insan tipidir. Rusya’nın manevi zenginliğini kolay kolay terk edemeyen Dostoyevski ve Tolstoy ise bu karakterden nefret eder.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve fisiltihaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.