Sabahattin Ali okumak için önemli nedenler!

Sabahattin Ali, Bulgaristan doğumlu olup 1907 yılında dünyaya gelmiştir. 1928’de Almanya’da dil eğitimi almıştır. Türkiye’ye döndüğünde ise yazdıklarından dolayı talebeler üzerinde zararlı bir etki yarattığı gerekçesiyle tutuklanmıştır. Daha sonra ülke genelinde Sabahattin Ali ve ona ait eserleri okumak yasak hale gelmiştir. Yazdıklarıyla insanların hayata bakış tarzını değiştiren Sabahattin Ali, ölümünün ardından yazdığı eserlerle bir aydın olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca günümüz edebiyat dünyasına ışık tutan bir yazardır. Çok bilinen şarkılardan biri olan Edip Akbayram tarafından söylenen ‘’Aldırma Gönül’’ şarkı sözleri de Sabahattin Ali’den alıntılardır.  Kendini İfade Etme Konusunda Başarılıdır Yazarın öykülerine yönlendirilen eleştirilerin hemen hemen hepsi kullandığı dilin sade olması, klasik olması ve toplumsal konular olması yönünde olup olumlu eleştirilerdir. Toplumsal konulardan haberdar olduğu ve içinde yaşadığı için de kendini okuyucuya ifade etme konusunda son derece başarılı olup övgüye layıktır. Öykücü Kuşağındandır Yani 1950’lerden sonra ortaya çıkmaya başlayan öykücü kuşağın ve kendi döneminin çok önemli isimlerindendir. Kusursuz Dili ve Biçimi Kuşkusuzu en çok okunanlar listesinde yer almasının en önemli sebebi ele aldığı tüm roman ve şiirlerde oldukça yalın bir dil ve biçim uygulamasıdır. Öyle ki her yaşa hitap eden bir anlayışla eserlerini kaleme almıştır. Okuyucu İle Olan Bağı Okurlarıyla kendi arasındaki bağı kesinlikle güçlendiren bir şekilde eserlerini kaleme almıştır. Bu bağa her eserinde ayrı bir özen göstermiştir. Konu ve Karakter Sayısı Sınırlıdır Birçok romanda karşımıza çıkan karmaşık kurgu ve kişiler, Sabahattin Ali eserlerinde kesinlikle görülmez. Yani eserlerinde ele aldığı konularla, okuyucunun kafasını karıştıran ve onu boş boş bir gerilimin içine atma gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca sosyal ve günlük konular ele alınmış olup kendisi de romana dahil olarak farklı bir açıdan bakabilme özelliğinden dolayı tercih edilen bir ustadır. Üslup Konusundaki Düzeni Derin cümlelerle okuyucunun zihnini açar. Eserlerindeki üslup her zaman sabittir. Yöneten-Yönetilen İlişkisi Kendi döneminin yanı sıra birçok dönem ve insana hitap edebilecek olan işçi ve işveren arasındaki sorunları anlatan eserleri kaleme almıştır. Bu da topluma olan duyarlılığını sanat ile harmanlaması demektir. Her zaman alt tabakada yer alan insanların haklarını gözeten ve onları sahiplenen bir karakterdedir. Öykülerindeki Gerçeklik Hemen hemen bütün eserlerini gerçek yaşamdaki deneyimlerden ve olaylardan alır. Bu durumda muhakkak ki Nazım Hikmet ile can ciğer bir şekilde samimi olan babası Selahattin Ali’nin payı bulunur.