Çağımızın Yaygın Hastalığı “İlişkiler”

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.11.2017 - 10:43, Güncelleme: 30.06.2021 - 18:34
 

Çağımızın Yaygın Hastalığı “İlişkiler”

“Nerede o eski aşklar” nidasından bağımsız, kafa karışıklıklarımız adına düşününce, azcık üzülmedim değil. Amerikalı dostlarımızın “friends with benefits”şeklinde bir kimliğe büründürdükleri bu arkadaşlık türü bizde yeni yeni kendine yer buldu. Pek de işimize geldi. Sorumluluk kaygısı olmadan, özgür(!), tam çevirisiyle faydalı arkadaşlıklar. Faydalanma kısmı karışık tabi… İşin içine duygular karışmadıkça sıkıntı yok aslında ama… İşte o ama’lar adına, kimliksiz ilişkilerin sonucu girdiğimiz sıkıntılar; 1) Kadrolu ertesi gün sorusu: şimdi biz neyiz? Üzgünüm, bir “biz” değilsiniz. Arkadaş desen, değil artık. Sevgili zaten olamamış bir hal… İki yalnız insansınız fakat bu eğlenceli. Kısmen. 2) Durum belirginlik kazandıktan sonraki tedirginlik hali Hele bir de arkadaş grubundan insanlarsanız, sosyal çevrelerde fark edilmeme telaşı, bir mahalle baskısından kaçınma durumu. 3) Artık her şey çizgisine oturdu, aranızdaki durum yalnız tensel uyumdan ibaret ve bu konuda birbirinizi anlıyorsunuz. Bu uyum, aşık olma tehlikesi yaratır ve duygular her zaman her şeyi karıştırır. 4) Farklı insanlar hayatınıza girdiğinde yaşadığınız kıskançlık hissi. Hangi sıfatla kimi kimden kıskanacaksın ki… 5) En yakın arkadaşınıza dönüşüyor, eyvah! Birlikte uyuyup uyanıyor, sohbet ediyor, paylaşıyorsunuz… Ve haliyle o soru bir kez daha gün yüzüne çıkıyor; cidden biz neyiz? Çünkü bir ilişkinin temel prensibi paylaşmaktır ve her şeyini paylaştığın insan yanında olsun istersin, adıyla sanıyla. Doğa gereği, kavganın lüzumu yok. 6) Güven problemi Yaşadığınız şey en temelinde, suç ortaklığı. Bunu bilerek paylaştığınız bir süreç güven vermeyecektir. 7) Kanıksama Bir yerden sonrası ne arkadaş kalabildiğiniz ne sevgili olabildiğiniz, ikinizin de hayatına kimseyi reel olarak sokmadığı ortak bir yalnızlığa dönüşebiliyor. Ve bu durumu kanıksıyorsunuz. Kötü alışkanlıklar hep daha kolay kazanılıyor neticede. 8) Yine de kendi içinde bu hali kabullenememe Yine o soru evet, neden ona sevgilim diyemiyorum? 9) Hayatıma yeni biri girsin adımı Bir başkasıyla tanışıyor, ilişkiye başlıyor, seviliyor ve hatta seviyorsunuz da. Fakat diğeri hayatınızdan çıkmamış. Neticede başlamamış bir ilişki nasıl bitecek… Saçma. Üstelik acayip medeniyiz. Tabi. Birbirinizin ilişkilerini baltalamaya başlıyorsunuz fark etmeden bile. Olan hep üçüncü kişilere… Çünkü aslında diğer herkesi birbirinizle aldatıyorsunuz. 10) Farkındalık Bu işin acı tarafı… Kalp kırıyor. “Ne seninle ne sensiz” sorgusu alıp yürüyor. Karşınızdaki kişi artık ömrünüzün en samimi tanığı. Tüm karanlığınızı biliyor, tüm karanlığını biliyorsunuz. İnsan bilmediğinden korkar ama siz bildiklerinizden korkuyorsunuz.
“Nerede o eski aşklar” nidasından bağımsız, kafa karışıklıklarımız adına düşününce, azcık üzülmedim değil. Amerikalı dostlarımızın “friends with benefits”şeklinde bir kimliğe büründürdükleri bu arkadaşlık türü bizde yeni yeni kendine yer buldu. Pek de işimize geldi. Sorumluluk kaygısı olmadan, özgür(!), tam çevirisiyle faydalı arkadaşlıklar. Faydalanma kısmı karışık tabi… İşin içine duygular karışmadıkça sıkıntı yok aslında ama… İşte o ama’lar adına, kimliksiz ilişkilerin sonucu girdiğimiz sıkıntılar; 1) Kadrolu ertesi gün sorusu: şimdi biz neyiz? Üzgünüm, bir “biz” değilsiniz. Arkadaş desen, değil artık. Sevgili zaten olamamış bir hal… İki yalnız insansınız fakat bu eğlenceli. Kısmen. 2) Durum belirginlik kazandıktan sonraki tedirginlik hali Hele bir de arkadaş grubundan insanlarsanız, sosyal çevrelerde fark edilmeme telaşı, bir mahalle baskısından kaçınma durumu. 3) Artık her şey çizgisine oturdu, aranızdaki durum yalnız tensel uyumdan ibaret ve bu konuda birbirinizi anlıyorsunuz. Bu uyum, aşık olma tehlikesi yaratır ve duygular her zaman her şeyi karıştırır. 4) Farklı insanlar hayatınıza girdiğinde yaşadığınız kıskançlık hissi. Hangi sıfatla kimi kimden kıskanacaksın ki… 5) En yakın arkadaşınıza dönüşüyor, eyvah! Birlikte uyuyup uyanıyor, sohbet ediyor, paylaşıyorsunuz… Ve haliyle o soru bir kez daha gün yüzüne çıkıyor; cidden biz neyiz? Çünkü bir ilişkinin temel prensibi paylaşmaktır ve her şeyini paylaştığın insan yanında olsun istersin, adıyla sanıyla. Doğa gereği, kavganın lüzumu yok. 6) Güven problemi Yaşadığınız şey en temelinde, suç ortaklığı. Bunu bilerek paylaştığınız bir süreç güven vermeyecektir. 7) Kanıksama Bir yerden sonrası ne arkadaş kalabildiğiniz ne sevgili olabildiğiniz, ikinizin de hayatına kimseyi reel olarak sokmadığı ortak bir yalnızlığa dönüşebiliyor. Ve bu durumu kanıksıyorsunuz. Kötü alışkanlıklar hep daha kolay kazanılıyor neticede. 8) Yine de kendi içinde bu hali kabullenememe Yine o soru evet, neden ona sevgilim diyemiyorum? 9) Hayatıma yeni biri girsin adımı Bir başkasıyla tanışıyor, ilişkiye başlıyor, seviliyor ve hatta seviyorsunuz da. Fakat diğeri hayatınızdan çıkmamış. Neticede başlamamış bir ilişki nasıl bitecek… Saçma. Üstelik acayip medeniyiz. Tabi. Birbirinizin ilişkilerini baltalamaya başlıyorsunuz fark etmeden bile. Olan hep üçüncü kişilere… Çünkü aslında diğer herkesi birbirinizle aldatıyorsunuz. 10) Farkındalık Bu işin acı tarafı… Kalp kırıyor. “Ne seninle ne sensiz” sorgusu alıp yürüyor. Karşınızdaki kişi artık ömrünüzün en samimi tanığı. Tüm karanlığınızı biliyor, tüm karanlığını biliyorsunuz. İnsan bilmediğinden korkar ama siz bildiklerinizden korkuyorsunuz.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve fisiltihaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.