İzlerken Asla Pişman Etmeyecek 5 Film!

Prenses ve prens ruhlarımızda barındırdığımız özgürlük düşkünlüğümüzden midir nedir bilmem ama, belli bir kategori altında olmayan film listelerine ayrı sevdalıyız. Birazdan okuyacağınız aşağıdaki liste de bunların tahtına oturmaya aday. Dramsa daram, komediyse komedi, belgeselse belgesel, animasyonsa animasyon… 1. The Killing of a Sacred Deer Yunan yeni dalga sinemasının göz nuru Yórgos Lánthimos beklenen filminin açılışını Cannes Film Festivali’nde yaptı. Filmin bekleneni tümüyle karşılayacağı o an itibariyle belli oldu. Tanınmış bir cerrah olan Dr. Steven Murphy, eşi ve iki çocuklarıyla örnek yaşamlarına devam ederken Martin’in hayatlarına dahil olması bütün dengeleri bir daha eskiye dönülmeyecek şekilde alt üst edecektir. Lanthimos’un rahatsız ediciliğine ‘modern mitoloji’ eklenince tadından yenmez bir iş çıkıyor ortaya. 2. Gett Evlenme ve boşanmalara sadece hahamların müsaade ettiği Israil’de medeni evlilik ya da medeni boşanma kurumları bulunmuyor. Viviane Amsalem tam 3 yıldır boşanmak istediğini dile getiren başvurular yapmaktadır. Ancak İsrail’deki diğer sıkıntılı durum ise boşanmak için kocanın rızasının gerekmesi. Senaristliğini ve yönetmenliğini Ronit Elkabetz ve Shlomi Elkabetz’in yaptığı tek mekanda geçen film, özgürlük uğruna tekrarlanan kamçı gibi. 3. Le scaphandre et le papillon Ünlü magazin dergisi Elle’de baş editör olan Jean-Dominique Bauby, üç haftalık komadan çıkmıştır. Bauby artık fiziksel hiçbir ihtiyacını gideremiyorken beyninde bir sorun yoktur. Bu andan itibaren Bauby’nin iç sesiyle devam ederiz. İletişime geçebildiği tek yöntem sol gözünü olan Bauby, hayatına bu şekilde devam etmeye alışması yetmezmiş gibi bir de üzerine hayat hikayesini anlatan kitap yazacaktır. 4. In Bruges Bittikten sonra Bruges’e bilet fiyatları hakkında araştırmalar yaptıran film, başta müzikleri olmak üzere listenin en hüzünlü ve etkileyicilerinden. Müzikleri demişken, bırakmadan olmaz. Ray ve Ken iki kiralık katil olarak kendilerini Bruges’de bulurlar. Ray, geldiği andan beri her şeyden nefret etmektedir. Memnuniyetsiz şekilde kendisini bekleyen sürprizlerin kapılarını kurcalarken geldiği nokta şaşırtıcı olduğu kadar göz dolduracaktır. 5. Forushande Rana ve Emad, Arthur Miller’ın “Satıcının Ölümü” oyununu sahneye koymaya hazırlanan iki tiyatrocudur. Bu sırada Tahran’ın merkezinde yeni taşındıkları evin eski kiracısıyla yaşadıkları sorunlar devam ederken Rana evde saldırıya uğrar. Evde bir taraf yaşadığı travmayı sessizce atlatmaya çalışırken diğer taraf intikam almak için yollar aramaya başlar. Asghar Farhadi’nin koşarcasına ileri taşıdığı İran sinemasının son yıllardaki en başarılı filmlerinden Forushande, izleyenin boğazına yumruk atarcasına bir etkiye sahip.