Corona kadar tehlikeli sorunumuz var!

GÜNDEM 16.05.2020 - 12:31, Güncelleme: 30.06.2021 - 18:34
 

Corona kadar tehlikeli sorunumuz var!

Şu bir gerçektir ki; Corona salgını tüm insanlığın psikolojisini ciddi oranda yıprattı. Aylarca evlere tıkılı kaldık, tüm sosyal faaliyetlerimiz sınırlandırıldı. Bunaldık, sıkıldık, günlerin birbirinden farkı kalmadı ve sağlıklı düşünemez hale geldik!

Öyle ki; zaman zaman rehavete kapılıp, sonrasını düşünemediğimiz hatalar yapabiliyoruz. Bunun bir örneği Afşin’deki nişan gibi! İyi güzel nişanımızı yaptık ama ya sonrası?   Şuanda biyolojik olarak bir savaş içerisinde olduğumuza göre; Savaş, bireyler ve toplumlar üzerinde felaket ile eşdeğer bir algısı oluyor ve korku, endişe, kaygı, kaos gibi birçok olumsuz duyguyu çağrıştırıyor.   Savaşlar aile yapısı ve ekonomik sermayeyi ciddi oranda etkiliyor. Özellikle çocuk ve gençlerimizin üzerinde geri dönüşü olmayan psikolojik travmalar olabilir. Yeme, içme alışkanlıklarımız başta olmak üzere tüm düzenimiz değişti. Gelecek kaygılarımızdan dolayı uykusuz günlerimiz bir birini kovalamaya başladı. Psikolojik destek, maske ve dezenfektan kadar değerli konuma geldi.   Burada aile ve sosyal politikalar bakanlığına çok iş düşüyor. Corona’nın İnsanların üzerindeki psikolojik etkileri minimum seviyeye indirilmezse bunun sonucunu çok ağır şekilde çekebiliriz.   Ülkücü siyasetçi Adem Gürz’ünde dediği gibi: “Belediyeler tüm yatırımları bırakıp, insan sağlığı üzerinde durmalı! Gerekirse mahalle muhtarlarına ihtiyaç sahiplerine vermesi için kamyon kamyon erzak verilmeli, en azından gıda ihtiyacı karşılanmalıdır. Bu devletin vatandaşa bir borcudur. Çünkü aç kalan insan her şeyi yapar. Kimsenin devletine karşı küsmesini istemeyiz.”   Tabi ki; belediyeler olsun, STK’lar olsun, Cumhurbaşkanlığı olsun ihtiyaç sahiplerinin giderlerini karşılamak için bir takım çalışmalar yapılıyor. Yapılıyor yapılmasına ama keşke yardım yapılırken ihtiyaç sahiplerinin fotoğraflarını çekmeseler! Yardımlar bazı kesimler tarafından takdir edilirken, bazı kesim tarafından ise yetersiz bulunuyor. Ama çoğu ülkeden başarılı olduğumuz kesin. Birde şu maske sorunu çözülse daha da güzel olacak.   Öz sermayesi olanlar farkını gösteriyor!   Nüfus başına iller bankasından gelen paranın dışında öz kaynakları olan belediyelerin çalışmaları bariz bir şekilde görülüyor. Örneğin bunlar esnafların iş yerlerini hipo değil, gerçek dezenfektan kullanarak yapıyorlar. Bazı belediyeler gibi maskeyi adet olarak tek tek değil, paket olarak dağıtıyorlar. Bunun yanında da var olan çalışmaların devam edebiliyorlar. Güçlü yöneticiler kaos zamanlarında yaptıklarıyla kendini belli ederler. İller bankasından gelen paraya muhtaç kalmazlar.  
Şu bir gerçektir ki; Corona salgını tüm insanlığın psikolojisini ciddi oranda yıprattı. Aylarca evlere tıkılı kaldık, tüm sosyal faaliyetlerimiz sınırlandırıldı. Bunaldık, sıkıldık, günlerin birbirinden farkı kalmadı ve sağlıklı düşünemez hale geldik!

Öyle ki; zaman zaman rehavete kapılıp, sonrasını düşünemediğimiz hatalar yapabiliyoruz. Bunun bir örneği Afşin’deki nişan gibi! İyi güzel nişanımızı yaptık ama ya sonrası?

 

Şuanda biyolojik olarak bir savaş içerisinde olduğumuza göre; Savaş, bireyler ve toplumlar üzerinde felaket ile eşdeğer bir algısı oluyor ve korku, endişe, kaygı, kaos gibi birçok olumsuz duyguyu çağrıştırıyor.

 

Savaşlar aile yapısı ve ekonomik sermayeyi ciddi oranda etkiliyor. Özellikle çocuk ve gençlerimizin üzerinde geri dönüşü olmayan psikolojik travmalar olabilir. Yeme, içme alışkanlıklarımız başta olmak üzere tüm düzenimiz değişti. Gelecek kaygılarımızdan dolayı uykusuz günlerimiz bir birini kovalamaya başladı. Psikolojik destek, maske ve dezenfektan kadar değerli konuma geldi.

 

Burada aile ve sosyal politikalar bakanlığına çok iş düşüyor. Corona’nın İnsanların üzerindeki psikolojik etkileri minimum seviyeye indirilmezse bunun sonucunu çok ağır şekilde çekebiliriz.

 

Ülkücü siyasetçi Adem Gürz’ünde dediği gibi: “Belediyeler tüm yatırımları bırakıp, insan sağlığı üzerinde durmalı! Gerekirse mahalle muhtarlarına ihtiyaç sahiplerine vermesi için kamyon kamyon erzak verilmeli, en azından gıda ihtiyacı karşılanmalıdır. Bu devletin vatandaşa bir borcudur. Çünkü aç kalan insan her şeyi yapar. Kimsenin devletine karşı küsmesini istemeyiz.”

 

Tabi ki; belediyeler olsun, STK’lar olsun, Cumhurbaşkanlığı olsun ihtiyaç sahiplerinin giderlerini karşılamak için bir takım çalışmalar yapılıyor. Yapılıyor yapılmasına ama keşke yardım yapılırken ihtiyaç sahiplerinin fotoğraflarını çekmeseler! Yardımlar bazı kesimler tarafından takdir edilirken, bazı kesim tarafından ise yetersiz bulunuyor. Ama çoğu ülkeden başarılı olduğumuz kesin. Birde şu maske sorunu çözülse daha da güzel olacak.

 

Öz sermayesi olanlar farkını gösteriyor!

 

Nüfus başına iller bankasından gelen paranın dışında öz kaynakları olan belediyelerin çalışmaları bariz bir şekilde görülüyor. Örneğin bunlar esnafların iş yerlerini hipo değil, gerçek dezenfektan kullanarak yapıyorlar. Bazı belediyeler gibi maskeyi adet olarak tek tek değil, paket olarak dağıtıyorlar. Bunun yanında da var olan çalışmaların devam edebiliyorlar. Güçlü yöneticiler kaos zamanlarında yaptıklarıyla kendini belli ederler. İller bankasından gelen paraya muhtaç kalmazlar.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve fisiltihaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.