Bisiklet Ve Özgürlük Rehberi!
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
08.05.2017 - 08:14, Güncelleme:
30.06.2021 - 18:34
Bisiklet Ve Özgürlük Rehberi!
Havalar da ısındı; Türkiye’deki mavi yolları ve bisiklete dair hemen her şeyi okumanın tam zamanı!
İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci, 1990 yapımı Çölde Çay filminde başrol oyuncularından John Malkovich’e şöyle söyletmişti: “Biz turist değil gezginiz.” Bu lafı motto olarak almak isterseniz, bu yazıya bir göz atın. Çünkü farklı. Bisikletle ilgili okuduğum her yazıda aynı şeyi görüyorum: Sağlıklı yaşam ve trafiğe çözüm. Peki ya keşif, özgürlük, cool olma sanatı?
Zaten biz bisikleti sağlık, trafik gibi niyetlerle pek kullanamadık ki. Ezilmekten korkarız! Düşünün, Hollanda’da bile trafik kazası geçiren çocuklar arasında bisiklet kullananların oranı yüzde 50’yse korkmakta haksız da sayılmayız. Çoğumuzun karne hediyesi olarak tanıştığı bisiklet, birkaç sokak öte gitmek, yarışmak ya da hava atmak içindi. Yine de İstanbul Saraçhane, Ankara Ulus ya da İzmir Basmane’deki bisiklet çarşılarından alınan gıcır gıcır iki tekerlekliyle turlarken, sanki dünyayı keşfediyorduk. Ayağımız yerden kesiliyordu. Özgürdük ve kendimize güvenimiz bundandı. Her akşam dizler parçalanmış şekilde eve girmek de özgürlüğün şanı. Tamam, korkularımız pek değişmedi. Ama artık değişmeli; en azından mavi yollarda.
Dünün çocukları için bisiklet macerası sona ermiş değil yani. İstanbul’da, 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkan yollar kapatıldığında fark ettim. Osmanbey ve Şişli arasında bisiklet süren epey insan vardı. Bisikletlerse birbirinden güzel. Eski model bir Pinokyo süren o gencecik kız... Başka bir yerde parıldayan el yapımı bisikletleriyle genç bir çift... Soluklanmak için yanımda durduklarında aralarındaki sohbete kulak misafiri oldum: “Keşke hep böyle olsa...” Sonra hop bir fotoğraf çekip Instagram’a koydular. Hasılı, bisikletlileri artık daha sık görüyoruz. Bu arada bisiklet yolları da artıyor; sadece İstanbul’da değil, Türkiye’de de. Bazısı olmadık bir yerde başlayıp sonra da pek bir yere varmıyor, yani araçla o parkura götürmek gerekiyor ama olsun! Havalar güzelleşti. Bisikletse mutluluk verici. Evet, bisiklete binerek stresten uzaklaşacak, zihninizi rahatlatacak, ağrılarınızı dindirecek ve formda bir vücuda da kavuşacaksınız. O halde bisiklet ve yollarını A’dan Z’ye ele almanın tam vakti.
Hem şık hem sağlıklı
Manchester Üniversitesi’nin 5 yıllık araştırmasına göre, devamlı bisiklet sürenlerin sağlık risklerini yarıya indirdiği görülmüş. Aynı araştırma bisiklet sürücülerinin “pazartesi sendromu” gibi şehirli insan dertleriyle uğraşmadığını da gösteriyor. Saatte ortalama 25 kilometre hızla, 1 saatte 600 kalori yakıyorsunuz. Peki, hareket için kas gücünden başka şey istemeyen, insanlığın en çığır açıcı icatlarından bisiklete binmek için ne bekliyorsunuz?
İlk olarak 1791’de 2 tekerlekli, tahta oyuncak olarak tasarlanan bisiklete 1869’da Pierre ve Ernest Michaux tarafından demir düzenek eklendi. Bu tahta ve demir iskeletli bisiklet için kullanılan isimse boneshaker’dı; yani kemik titreten. Artık ne kadar rahatsız edici olduğunu siz tahmin edin. Bugün gelinen noktadaysa bisikletler binbir testten geçirildikten sonra sürüş konforu ve türlü güvenlik önlemiyle piyasaya sunuluyor. Eğer bisiklette tasarım, kalite ve dayanıklılık arıyorsanız, biraz paraya kıyıp evladiyelik bir Cannondale’ye sahip olabilirsiniz. Modellerinin yüzde 80’i el yapımı olan Amerikan markası, sektörde Ar-Ge’ye en çok önem veren firma olarak tanınıyor. Fiyatlarıysa 20 bin TL’ye kadar çıkıyor. Dağ bisikletlerinde iddialı Alman Corratec markası, son yıllarda ürettiği bisikletlerin ağırlığını 7.5 kilograma kadar düşürdü. 1994’te Türk-İtalyan ortaklığıyla kurulan, 1997’de tamamen Türk şirketi haline gelen Bianchi, en bilinen bisiklet markalarından. Kullandığı teknolojiler bakımından yurtdışındaki muadillerinden geri kalmayan firma, Manisa’da bir Ar-Ge merkezi de kurmuştu. Montajı ve tasarımı Delta Bisiklet tarafından yapılan Türk markası Geotech ise uygun fiyata kaliteli bisiklet satma iddiasında. Firmanın ürettiği en ilginç modellerden biri 3 tekerlekli tricycle. Arkada bir de sepet bulunan model, alışverişe bisikletiyle çıkmak isteyenler için zevkli bir seçim olabilir.
Bisiklet otomatları
Tamam, bisiklet kullanmayı yaşam tarzı haline getirmek o kadar da kolay değil. Ancak denemek isteyenlere, bisikleti olmayan ya da “Şimdi masraf çıkarma” diyenlere, İstanbul ve İzmir’de bulunabilecek bisiklet otomatlarını da tavsiye edebilirim. İstanbul’da İSBİKE, yani Akıllı Bisiklet Kiralama Sistemi şöyle çalışıyor: İnternet üzerinden sisteme kredi kartınızla üye oluyor, günlük, aylık ya da yıllık ödemesini yapıyorsunuz. Şehir içindeki istasyonlardan size verilen şifreyle bisikletinizi alıp bir başka istasyona bırakabiliyorsunuz. Bu kadar... Anadolu yakasında 14, Avrupa yakasında 5; toplamda 19 istasyon bulunuyor. İzmir’deyse 32 durak, 500 bisiklet ve 625 park yeriyle BİSİM var. Sistem aynı şekilde çalışıyor... Peki nerede süreceksiniz? Caddelerin, bulvarların kenarında, bazen kaldırıma çıkıp bazen ağaçların arasında kaybolan “mavi yollar”da!
Haydi artık bahane üretmeyi, hatta futbol gibi lümpen sporları bir kenara bırakın; bedal basın! Bir büyüğüm bir gün şöyle demişti: “İnsan, ancak kendi yapıyorsa spor meraklısı veya sportmen sıfatını hak edebilir. Başkalarının yaptığı spor hareketlerini veya müsabakalarını seyretmek, insanı sportmen değil yalnız seyirci yapar. Tıpkı inşaat seyretmenin kişiyi inşaat mühendisi değil ancak kaldırım mühendisi yaptığı gibi.”
İstanbul 95 km
İstanbullulara müjde: Var olana ilave 180 km’lik bisiklet yolu geliyor, belediye çalışmalarına devam ediyor. İstanbul’un şimdiki önemli bisiklet destinasyonlarıysa şöyle: Bostancı Vapur İskelesi - Pendik İDO İskelesi Bisiklet Yolu (7.8 km), Kadıköy Rıhtım Kızıltoprak - Kalamış Dalyan Sahili Bisiklet Yolu (10.4 km), Hadımköy- TÜYAP Bisiklet Yolu (13.4 km), İstanbul Caddesi - Küçükçekmece Atatürk Köşkü Arası Bisiklet Yolu (1.5 km), Kennedy Caddesi - Bakırköy İskele - Yenikapı Bisiklet Yolu (9.1 km), Avcılar-Küçükçekmece - Menekşe Sahil Parkı Bisiklet Yolu (2 km), Bakırköy - Ekrem Kurt Bulvarı- Taşhan Kavşağı Bisiklet Yolu (3 km), Florya Sahil - Polat Otel Bisiklet Yolu (4 km). Eğer şehirden daha da uzaklaşmak istiyorsanız Adalar’ı tercih edebilirsiniz, ama kalabalığı da göze almalısınız!
İzmir 39 km
İzmir’in en önemli bisiklet destinasyonları Aliağa, Menemen ve Mavişehir. Deniz kenarında efil efil bisiklete binebilirsiniz. İzmirliler bisiklet kullanmayı çok seviyor, 7’den 70’e her yaş grubundan bisikletseverler var. Türkiye’de Bisiklet Master Planı için çalışma başlatan ilk kent olan İzmir’in yeni hedefi, Avrupa Bisiklet Turizm Ağı EUROVELO’ya girebilmek... Konya 447 km Ortalama 800 bin bisikletin bulunduğu Konya, Türkiye’nin en bisikletçi şehri. 2005’te başlatılan bisiklet yolu çalışmalarıyla 12 yılda Konya merkez ve ilçelerdeki bisiklet yolu ağı 447 km’ye ulaştı. Yani Türkiye’nin en uzun bisiklet yolu da Konya’da. Kentte 40’tan fazla bisiklet istasyonu var. Eh, dümdüz şehir... Bu arada Konya aynı zamanda en fazla bisiklet kazasının yaşandığı yer. Sürücüler, dikkat edelim...
Bursa 60 km
İnegöl yakın zamana kadar bisiklet şehri olarak da anılıyordu. İlçede tam 120 yıldır bisiklet kullanılıyor. İnegöl Kent Müzesi kaynaklarına göre burada ilk bisiklet 1897 yılında görülmüş. Ta ki otomobilin yaygınlaşmaya başladığı 1980’li yıllara kadar. Ama her şehirde olduğu gibi Bursa’nın bisiklet yollarında da bir problem var. O da bisiklet yollarının park yeri gibi kullanılması...
Muğla 50 km
Muğla’da bisiklet günlük hayat içinde önemli yere sahip. Sadece günlük yaşamda değil turizmde de önemli bir rol oynuyor. Bisikletle şehri gezmek isteyen yerli ve yabancı turistler, Muğla için ayrı bir önem taşıyor. 53 yıldır düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu kapsamında dünyanın farklı ülkelerinden gelen yüzlerce bisikletçi, Muğla, Bodrum, Marmaris ve Fethiye’nin tarihi ve doğal güzellikleri arasındaki etaplarda kıyasıya yarışıyor.
Bisikletlilerle karşılaşmamıza dair 2 kitap
Avrupalı Türkiye: Amerikalı Thomas Stevens, bisikletle dünya turuna 22 Nisan 1884’te San Francisco’dan başladı, 3 yılda tamamladı. 20 ülke dolaştı. Aralarında Osmanlı İmparatorluğu da vardı. Edirne’den Güneydoğu’ya pedal çevirdi. Gezisine damgasını vuran ise Türklerin yabancısı oldukları bisikleti sürmesi için sürekli onu “Bin bin” diye zorlamasıydı. İşte Stevens’ın izlenimlerinin yer aldığı “San Fransico’dan Tahran’a Bisikletle Dünya Turu” (Pozitif Yayınevi 2009) kitabından bazı bölümler: “... Müezzinle, minare şerefesine doğru merdivenlerden yukarı çıkıyorum. O da sanki yanında kimse yokmuş gibi işine devam ediyor. Bana hiçbir şekilde müdahale edilmediği gerçeği birçok yerde duyduğumuz Müslüman fanatizminin Avrupalı Türkiye’de neredeyse söndüğünü kanıtlıyor...” “...Bu paşa, emriyle bisiklet sürdüğüm paşadan daha şişman. Bunu fark edince İstanbul’a ulaştığımda paşa olma umutlarım doğal olarak yok oluyor, çünkü açıkça görüldüğü üzere paşalığın niteliklerinden biri şişmanlık ve bu özelliğe sıcakta aralıksız bisiklet binmek yardımcı olmaz...”
‘Cansız at’ Anadolu’da: 1894’te tek başına bisikletle dünyayı dolaşırken Erzurum civarında saldırıya uğrayarak öldürülen ABD’li Frank Lenz’in hikâyesi, yüzyıl sonra 2010’da, Amerikan Houghton Mifflin Harcourt Yayınevi tarafından David Herlihy imzasıyla kitaplaştırıldı. “The Lost Cyclist” (Kayıp Bisikletçi) adlı kitapta, Lenz ve diğer maceraperest bisikletçilerin dünya turlarında karşılaştıkları olaylar ve nihayet Anadolu’nun doğusunda “cansız ata binen gâvurlar”ın Türkler, Kürtler ve Ermeniler ile ilişkilerini takip edebiliyorsunuz.
Havalar da ısındı; Türkiye’deki mavi yolları ve bisiklete dair hemen her şeyi okumanın tam zamanı!
İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci, 1990 yapımı Çölde Çay filminde başrol oyuncularından John Malkovich’e şöyle söyletmişti: “Biz turist değil gezginiz.” Bu lafı motto olarak almak isterseniz, bu yazıya bir göz atın. Çünkü farklı. Bisikletle ilgili okuduğum her yazıda aynı şeyi görüyorum: Sağlıklı yaşam ve trafiğe çözüm. Peki ya keşif, özgürlük, cool olma sanatı?
Zaten biz bisikleti sağlık, trafik gibi niyetlerle pek kullanamadık ki. Ezilmekten korkarız! Düşünün, Hollanda’da bile trafik kazası geçiren çocuklar arasında bisiklet kullananların oranı yüzde 50’yse korkmakta haksız da sayılmayız. Çoğumuzun karne hediyesi olarak tanıştığı bisiklet, birkaç sokak öte gitmek, yarışmak ya da hava atmak içindi. Yine de İstanbul Saraçhane, Ankara Ulus ya da İzmir Basmane’deki bisiklet çarşılarından alınan gıcır gıcır iki tekerlekliyle turlarken, sanki dünyayı keşfediyorduk. Ayağımız yerden kesiliyordu. Özgürdük ve kendimize güvenimiz bundandı. Her akşam dizler parçalanmış şekilde eve girmek de özgürlüğün şanı. Tamam, korkularımız pek değişmedi. Ama artık değişmeli; en azından mavi yollarda.
Dünün çocukları için bisiklet macerası sona ermiş değil yani. İstanbul’da, 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkan yollar kapatıldığında fark ettim. Osmanbey ve Şişli arasında bisiklet süren epey insan vardı. Bisikletlerse birbirinden güzel. Eski model bir Pinokyo süren o gencecik kız... Başka bir yerde parıldayan el yapımı bisikletleriyle genç bir çift... Soluklanmak için yanımda durduklarında aralarındaki sohbete kulak misafiri oldum: “Keşke hep böyle olsa...” Sonra hop bir fotoğraf çekip Instagram’a koydular. Hasılı, bisikletlileri artık daha sık görüyoruz. Bu arada bisiklet yolları da artıyor; sadece İstanbul’da değil, Türkiye’de de. Bazısı olmadık bir yerde başlayıp sonra da pek bir yere varmıyor, yani araçla o parkura götürmek gerekiyor ama olsun! Havalar güzelleşti. Bisikletse mutluluk verici. Evet, bisiklete binerek stresten uzaklaşacak, zihninizi rahatlatacak, ağrılarınızı dindirecek ve formda bir vücuda da kavuşacaksınız. O halde bisiklet ve yollarını A’dan Z’ye ele almanın tam vakti.
Hem şık hem sağlıklı
Manchester Üniversitesi’nin 5 yıllık araştırmasına göre, devamlı bisiklet sürenlerin sağlık risklerini yarıya indirdiği görülmüş. Aynı araştırma bisiklet sürücülerinin “pazartesi sendromu” gibi şehirli insan dertleriyle uğraşmadığını da gösteriyor. Saatte ortalama 25 kilometre hızla, 1 saatte 600 kalori yakıyorsunuz. Peki, hareket için kas gücünden başka şey istemeyen, insanlığın en çığır açıcı icatlarından bisiklete binmek için ne bekliyorsunuz?
İlk olarak 1791’de 2 tekerlekli, tahta oyuncak olarak tasarlanan bisiklete 1869’da Pierre ve Ernest Michaux tarafından demir düzenek eklendi. Bu tahta ve demir iskeletli bisiklet için kullanılan isimse boneshaker’dı; yani kemik titreten. Artık ne kadar rahatsız edici olduğunu siz tahmin edin. Bugün gelinen noktadaysa bisikletler binbir testten geçirildikten sonra sürüş konforu ve türlü güvenlik önlemiyle piyasaya sunuluyor. Eğer bisiklette tasarım, kalite ve dayanıklılık arıyorsanız, biraz paraya kıyıp evladiyelik bir Cannondale’ye sahip olabilirsiniz. Modellerinin yüzde 80’i el yapımı olan Amerikan markası, sektörde Ar-Ge’ye en çok önem veren firma olarak tanınıyor. Fiyatlarıysa 20 bin TL’ye kadar çıkıyor. Dağ bisikletlerinde iddialı Alman Corratec markası, son yıllarda ürettiği bisikletlerin ağırlığını 7.5 kilograma kadar düşürdü. 1994’te Türk-İtalyan ortaklığıyla kurulan, 1997’de tamamen Türk şirketi haline gelen Bianchi, en bilinen bisiklet markalarından. Kullandığı teknolojiler bakımından yurtdışındaki muadillerinden geri kalmayan firma, Manisa’da bir Ar-Ge merkezi de kurmuştu. Montajı ve tasarımı Delta Bisiklet tarafından yapılan Türk markası Geotech ise uygun fiyata kaliteli bisiklet satma iddiasında. Firmanın ürettiği en ilginç modellerden biri 3 tekerlekli tricycle. Arkada bir de sepet bulunan model, alışverişe bisikletiyle çıkmak isteyenler için zevkli bir seçim olabilir.
Bisiklet otomatları
Tamam, bisiklet kullanmayı yaşam tarzı haline getirmek o kadar da kolay değil. Ancak denemek isteyenlere, bisikleti olmayan ya da “Şimdi masraf çıkarma” diyenlere, İstanbul ve İzmir’de bulunabilecek bisiklet otomatlarını da tavsiye edebilirim. İstanbul’da İSBİKE, yani Akıllı Bisiklet Kiralama Sistemi şöyle çalışıyor: İnternet üzerinden sisteme kredi kartınızla üye oluyor, günlük, aylık ya da yıllık ödemesini yapıyorsunuz. Şehir içindeki istasyonlardan size verilen şifreyle bisikletinizi alıp bir başka istasyona bırakabiliyorsunuz. Bu kadar... Anadolu yakasında 14, Avrupa yakasında 5; toplamda 19 istasyon bulunuyor. İzmir’deyse 32 durak, 500 bisiklet ve 625 park yeriyle BİSİM var. Sistem aynı şekilde çalışıyor... Peki nerede süreceksiniz? Caddelerin, bulvarların kenarında, bazen kaldırıma çıkıp bazen ağaçların arasında kaybolan “mavi yollar”da!
Haydi artık bahane üretmeyi, hatta futbol gibi lümpen sporları bir kenara bırakın; bedal basın! Bir büyüğüm bir gün şöyle demişti: “İnsan, ancak kendi yapıyorsa spor meraklısı veya sportmen sıfatını hak edebilir. Başkalarının yaptığı spor hareketlerini veya müsabakalarını seyretmek, insanı sportmen değil yalnız seyirci yapar. Tıpkı inşaat seyretmenin kişiyi inşaat mühendisi değil ancak kaldırım mühendisi yaptığı gibi.”
İstanbul 95 km
İstanbullulara müjde: Var olana ilave 180 km’lik bisiklet yolu geliyor, belediye çalışmalarına devam ediyor. İstanbul’un şimdiki önemli bisiklet destinasyonlarıysa şöyle: Bostancı Vapur İskelesi - Pendik İDO İskelesi Bisiklet Yolu (7.8 km), Kadıköy Rıhtım Kızıltoprak - Kalamış Dalyan Sahili Bisiklet Yolu (10.4 km), Hadımköy- TÜYAP Bisiklet Yolu (13.4 km), İstanbul Caddesi - Küçükçekmece Atatürk Köşkü Arası Bisiklet Yolu (1.5 km), Kennedy Caddesi - Bakırköy İskele - Yenikapı Bisiklet Yolu (9.1 km), Avcılar-Küçükçekmece - Menekşe Sahil Parkı Bisiklet Yolu (2 km), Bakırköy - Ekrem Kurt Bulvarı- Taşhan Kavşağı Bisiklet Yolu (3 km), Florya Sahil - Polat Otel Bisiklet Yolu (4 km). Eğer şehirden daha da uzaklaşmak istiyorsanız Adalar’ı tercih edebilirsiniz, ama kalabalığı da göze almalısınız!
İzmir 39 km
İzmir’in en önemli bisiklet destinasyonları Aliağa, Menemen ve Mavişehir. Deniz kenarında efil efil bisiklete binebilirsiniz. İzmirliler bisiklet kullanmayı çok seviyor, 7’den 70’e her yaş grubundan bisikletseverler var. Türkiye’de Bisiklet Master Planı için çalışma başlatan ilk kent olan İzmir’in yeni hedefi, Avrupa Bisiklet Turizm Ağı EUROVELO’ya girebilmek... Konya 447 km Ortalama 800 bin bisikletin bulunduğu Konya, Türkiye’nin en bisikletçi şehri. 2005’te başlatılan bisiklet yolu çalışmalarıyla 12 yılda Konya merkez ve ilçelerdeki bisiklet yolu ağı 447 km’ye ulaştı. Yani Türkiye’nin en uzun bisiklet yolu da Konya’da. Kentte 40’tan fazla bisiklet istasyonu var. Eh, dümdüz şehir... Bu arada Konya aynı zamanda en fazla bisiklet kazasının yaşandığı yer. Sürücüler, dikkat edelim...
Bursa 60 km
İnegöl yakın zamana kadar bisiklet şehri olarak da anılıyordu. İlçede tam 120 yıldır bisiklet kullanılıyor. İnegöl Kent Müzesi kaynaklarına göre burada ilk bisiklet 1897 yılında görülmüş. Ta ki otomobilin yaygınlaşmaya başladığı 1980’li yıllara kadar. Ama her şehirde olduğu gibi Bursa’nın bisiklet yollarında da bir problem var. O da bisiklet yollarının park yeri gibi kullanılması...
Muğla 50 km
Muğla’da bisiklet günlük hayat içinde önemli yere sahip. Sadece günlük yaşamda değil turizmde de önemli bir rol oynuyor. Bisikletle şehri gezmek isteyen yerli ve yabancı turistler, Muğla için ayrı bir önem taşıyor. 53 yıldır düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu kapsamında dünyanın farklı ülkelerinden gelen yüzlerce bisikletçi, Muğla, Bodrum, Marmaris ve Fethiye’nin tarihi ve doğal güzellikleri arasındaki etaplarda kıyasıya yarışıyor.
Bisikletlilerle karşılaşmamıza dair 2 kitap
Avrupalı Türkiye: Amerikalı Thomas Stevens, bisikletle dünya turuna 22 Nisan 1884’te San Francisco’dan başladı, 3 yılda tamamladı. 20 ülke dolaştı. Aralarında Osmanlı İmparatorluğu da vardı. Edirne’den Güneydoğu’ya pedal çevirdi. Gezisine damgasını vuran ise Türklerin yabancısı oldukları bisikleti sürmesi için sürekli onu “Bin bin” diye zorlamasıydı. İşte Stevens’ın izlenimlerinin yer aldığı “San Fransico’dan Tahran’a Bisikletle Dünya Turu” (Pozitif Yayınevi 2009) kitabından bazı bölümler: “... Müezzinle, minare şerefesine doğru merdivenlerden yukarı çıkıyorum. O da sanki yanında kimse yokmuş gibi işine devam ediyor. Bana hiçbir şekilde müdahale edilmediği gerçeği birçok yerde duyduğumuz Müslüman fanatizminin Avrupalı Türkiye’de neredeyse söndüğünü kanıtlıyor...” “...Bu paşa, emriyle bisiklet sürdüğüm paşadan daha şişman. Bunu fark edince İstanbul’a ulaştığımda paşa olma umutlarım doğal olarak yok oluyor, çünkü açıkça görüldüğü üzere paşalığın niteliklerinden biri şişmanlık ve bu özelliğe sıcakta aralıksız bisiklet binmek yardımcı olmaz...”
‘Cansız at’ Anadolu’da: 1894’te tek başına bisikletle dünyayı dolaşırken Erzurum civarında saldırıya uğrayarak öldürülen ABD’li Frank Lenz’in hikâyesi, yüzyıl sonra 2010’da, Amerikan Houghton Mifflin Harcourt Yayınevi tarafından David Herlihy imzasıyla kitaplaştırıldı. “The Lost Cyclist” (Kayıp Bisikletçi) adlı kitapta, Lenz ve diğer maceraperest bisikletçilerin dünya turlarında karşılaştıkları olaylar ve nihayet Anadolu’nun doğusunda “cansız ata binen gâvurlar”ın Türkler, Kürtler ve Ermeniler ile ilişkilerini takip edebiliyorsunuz.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.