Ailenin atsan atılmaz satsan satılmaz fertlerini idare etmeyi....

Aşkın gözünün kör olduğunu...

Fakir ama gururlu olmayı...

Ağaçlar altında birbirimize koşup sarılmayı...

Tecavüzlerin bazen tecavüzcülerin yanına kalabileceğini...

En iyi turşunun sirkeyle mi yoksa limonla mı yapıldığının çok da önemli olmadığını, bunun için aileyi ocağı dağıtmanın manasızlığını...

Arkadaşların kardeş olabileceğini...

Tıp Fakültesi’nde T cetveli kullanıldığını...

Paranın su gibi akıp gidebileceğini, meziyetin çok şey olabileceğini...

Bir doktorun akciğer röntgenine bakarak beyin tümörü teşhisinde bulunabileceğini...

Her şeye sahip olmak isteyenin elindekini de kaybettiğini...

İçine uyku hapı atılmış meşrubatı içen kadının uykudan kötü yola düşmüş halde uyanabileceğini...

Nasıl öpüşülmeyeceğini...

Bir çocuğun gerçek annesi olduğunu bilmediği halde karşısına çıkan bir kadına “Sizi çok sevdim, annem gibi...” diyebileceğini...