Unutulmaz kadın maceracıları!
Kutup Kaşifi Jade Hameister
Avustralyalı Jade Hameister, 16 yaşındayken çıktığı Kuzey Kutup serüveni sonucunda, büyük kutup üçlemesini tamamladı ve bu alandaki en genç kişi olarak tarihe geçti. Fikir ve cesareti, 12 yaşında Everest Ana Kampı’na yaptığı yürüyüşte tanıştığı iki kadından aldı. Jade, buz üzerinde, ayağında kayaklar ve sırtına bağlı olarak çektiği, kendinden ağır ekipman kızağıyla 1300 kilometrelik bir alanda toplam 3 keşif turu yaptı. Büyük Kutup Üçlemesi’ni tamamlayarak Kuzey Kutbu, Grönland ve Güney Kutbu turunu yapan az sayıdaki insandan biri oldu. Bembeyaz kar örtüsüyle kaplı Kuzey Kutbu’ndaki keşfinde ona babası ve bir rehber eşlik etti. Toplam 75 gün çadırda kalarak fırtınalar atlattı ve çok zor günler geçirse de pes etmedi. Sosyal medya hesaplarına da zaman zaman bağlanan ve durumuyla ilgili fotoğraflar paylaşan Jade Hameister, evine döndükten sonra kutup rüyasını maceraya dönüştürme hikâyesini kitap haline getirdi.
Dünyayı yalnız turlayan Laura Dekker
Tartışmalı bir hikâyesi olan Hollanda asıllı Yeni Zelanda’lı genç denizci Laura Dekker, henüz 14 yaşındayken yelkenli ile tek başına dünya turuna çıktı. 2 yıl sürmesini planladığı turu duyurduğunda kamuoyu ikiye bölündü. Yolculuğunu başarıyla sonuçlandırdı ancak ailesinin buna izin vermesi bir çok kişi tarafından tepkiyle karşılandı. Laura Dekker, dünyayı tek başına dolaşan Amerikalı denizci Tania Aebi’nin “Tek Başıma” isimli kitabını 8 yaşında okuduktan sonra bu kararı vermişti. Tania Aebi, dünyanın çevresini tek başına turlayan en genç kişi unvanına, yolculuğu esnasında yardım amaçlı birini kısa süre teknesine alması yüzünden kavuşamasa da Dekker’e ilham vermiş oldu. Laura Dekker ise dünyanın çevresini yelkenli ile turlayan en genç kişi unvanına 16 yaşına geldiğinde kavuşabilecek durumdaydı ancak Guiness Rekorlar Kitabı, gençleri tehlikeli girişimlerden korumak amacıyla rekoru tanımadı ve 16 yaşından önce başlanan bu yolcuğu onaylamadığını açıkladı.
Güney yarımküreyi yalnız turlayan Jessica Watson
Avustralyalı olan Jessica Watson da Laura Dekker gibi bir denizci. 1993 doğumlu Watson, deniz üzerinde yalnız başına aralıksız 220 gün geçirdiği macerasını tamamladığında henüz 16 yaşındaydı. Güney yarım küre boyunca solo dolaşım yaptıktan sonra Avustralya Madalyası Ödülü’nü aldı ve başbakan tarafından resmen “kahraman” ilan edildi fakat cevaben yaptığı konuşmasında kendini kahraman olarak görmediğini, sadece rüyası olan ve bunun için sıkı çalışan sıradan bir insan olduğunu ifade etti. Her şeyin mümkün olabileceğini söyleyen Jessica Watson, yalnız başına yelken açtığı yolculuğu öncesinde disleksi ile mücadele etmiş bir genç insandı. Yolculuğu sonrasında bir kitap yayınladı. Denizde çektiği belgesel Sir Richard Branson tarafından anlatıldı ve Oscar adayı film Lion’ın yapımcıları şu sıralarda Jessica’nın hikâyesinin film uyarlaması üzerinde çalışıyorlar.
Amazon maceracısı Laura Bingham
Maceraperest bir genç kadın olarak Güney Amerika’da bisikletiyle yola çıkan Laura Bingham, cebinde hiç para olmadan yolculuğunu baştan sonra tamamladı. Yolda aldığı yardımlarla konaklayan, yemek yiyen ve ihtiyaçlarını karşılayan Bingham, o dönemde erkek arkadaşı olan, Amazon Nehri’nin kıyısında 7 ay yalnız başına yürüyen ünlü macera adamı Ed Stafford ile yolculuk sonrasında evlendi ve bir erkek çocuğu dünyaya getirdi. Halen eşiyle veya tek olarak macera yolculukları yapıyor, çocuk kitapları yazıyor ve programlar yapıyor. Timsahlar, piranalar, akrepler ve jaguarlarla dolu bir doğal ortamda, Güney Amerika - Guyana’daki Essequibo Nehri’ne ilk inen kişilerden biri olarak kâşif unvanını da taşıyor. 10 hafta süren macerası esnasında babasının göz kulak olduğu oğulları, anne-babasından büyük bir macera mirasını şimdiden devralmış gibi görünüyor.
“Kuş Kadın” Sacagawea
Amerikan yerlisi Shoshoni kabilesine mensup Sacagawea (Sacajawea), Kuzey Dakota’dan Pasifik Okyanusu’na kadar binlerce yol kat ederek kâşiflere yardım ettiğinde 18 yaşında ve lohusalıktan yeni çıkmış bir anneydi. 1788 yılında doğan Sacagawea, Kanadalı bir tüccarla evlendirilmişti. O yıllardaki ABD başkanı Jefferson, Fransa’dan satın aldığı bölgenin keşfedilmesi için iki kişiyi görevlendirdi. Bunlar da Sacagawea’nın eşine ulaştı ve yolculuk başladı. Kucağında 2 aylık oğluyla birlikte Rocky Dağları’nda kâşiflere öncülük yaparken bitkileri tanıyor, şifalı özelliklerinden faydalanmayı biliyor, araziyi cesurca aşıyordu. “Kuş kadın” anlamına gelen ismiyle özdeşleşti ve mecbur kaldığı bu görevde gösterdiği sakin ve içten yardımseverliğiyle, devrilen bir botu kurtarışında ispatlanan gücü ve cesaretiyle Amerikan tarihinde saygıyla anılan bir isim oldu.