Rant mı, rantçık mı?
“Ben kimin için ne mücadelesi vereceğim, ben kendimi kurtarayım da diğerlerinin ne yaptığı umrumda değil!”
Maalesef insanlığın geldiği noktanın kısa bir özetidir bu!
Herkes bir şekilde rant ve rantçık peşinde koşuyor. İnsanlar artık birlikte büyümeği “kerizlik” olarak görüyor. Önceleri belirli grupların elinde olan Siyaset, vakıf, STK, dernek ve lobiler artık bireysel çıkarların yatağı haline geldi ve içleri boşaltıldı.
Genellikle insanlar rant elde edebilmek (legal) için bu tarz yollara sıklıkla başvurduğunu hepimiz biliyoruz. Biliyoruz bilmesi ama her defasında aynı oyuna geliyoruz. Bize en ufak bir şey vadeden kişilerin kahrını uzun yıllar çekebiliyoruz.
Nerede o eski alperenler, ülkücüler, solcular, yöneticiler, idelojiler...
İnsanlar eski çağda olduğu gibi sözcüklere kendilerine göre anlamlar yükleyip bu doğrultuda adımlarını atmaktan hiç çekinmiyor. Geçmişten günümüze sözcüklerin isimleri değişiyor ama anlamları hep aynı kalıyor. İlkel çağdan günümüze hiçbir şeyin değişmediğinin de kanıtı olmalı bu aslında.
Kazanan onlar, kaybeden insanlık oluyor.
Son zamanlarda vakıflar o kadar çok rant elde eder hale geldi ki, inanılmaz! Kim bu vakıflar,kimin parasını kime bir lütufmuş gibi veriyor, hiç düşündünüz mü?
İnsanlar kendi parasıyla aşağılanmaktan bıkmadı, narkoz etkisiyle daha yok mu diye bağırıyor! Mezarını kendi elleriyle kazanlar ise üzerine toprak atmayı da kimselere bırakmıyor. Düşünün, İnsanlar kendi elleriyle kendini yok ederken bile birilerine kazandırmayı ihmal etmiyor!
Siz hiç vakıfların, derneklerin, STK’ların istihdam alanları açtığını gördünüz mü?
Göremezsiniz çünkü onların amacı bu değil!
Okumayın, sormayın, araştırmayın, eleştirmeyin isterler! Okumaya başladığınızda her şeyin değişeceğini bildikleri için hep korkuyla bir şeylere yön vermeye çalışırlar. Bu toplumun her alanı için geçerli olan bir kuraldır aslında. Nereye gitseniz, ne yapsanız hep aynı tezgah! Kazanan ve kaybedenler hiç değişmiyor...