Nuri Bilge Ceylan tarafından düzenlemiş bu listenin her filminde Nuri Bilge'den bir parça göreceksiniz. Gerçek film izlemeye hasret kalmış sinemaseverlere şimdiden iyi seyirler.
Not: Filmlerin özetleri beyazperde.com sitesinden alınmıştır.
1. Andrei Rublev - 1966 \ Andrei Tarkovsky
15. yüzyılda Tatarların saldırıları altında inleyen Rusya’dayız. Andrei Rublev hem bir keşiş hem de ikona ressamıdır. Barbarlık, şiddet ve kana kontrast olarak doğanın mucizevi güzelliği ve inanç Rublev’in beslendiği kaynaktır. Ne var ki bir köylü kızını tecavüzden kurtarmak için bir adamı öldürmek zorunda kaldığında hayatı ve Tanrı inancını yeniden sorgular. Yaratıcılık ateşinin, konuşmama ve resim yapmama yemini eden Rublev’in içinde yeniden yanmaya başlaması için toy bir delikanlının dev bir çanı imal etmesini seyretmesi gerekecektir. Bu aslında sanatçı keşişin eserlerine gerçek rengin ve hayatın da gelmesinin işaretidir.
2. Au Hasard Balthazar (Rastgele Balthazar) - 1966 \ Robert Bresson
Rastgele Balthazar, bir eşeğin öyküsü. Aynı zamanda onunla birlikte büyüyen ve şüphesiz aynı kaderi paylaşan Marie'nin de. Balthazar henüz bir sıpayken çocukların sevgisiyle büyür ancak her eşek gibi onun kaderi de çalışmaktır. Elden ele dolaşır ve sahiplerinin her türlü eziyetine katlanır. Bol bol kırbaç, sopa yer, üstüne çok fazla yük bindirilir, daha hızlı gitmesi için kuyruğu bile tutuşturulur. Karşılaştığı tüm bu zulme karşı verebileceği tek tepki anırmaktır. Marie ise saflığını hâlâ yitirmemiş, ancak bu vahşi dünyada, ayakta durmakta zorlanan genç bir kızdır. Eskiden zengin olan babasının durumunun gitgide kötüleşmesi, çocukluk aşkının artık onun için hiçbir şey ifade etmemesi ve sevgilisinin ona kötü davranması mutsuz olmasına neden olur. Gerçek huzuru kendisiyle aynı kaderi paylaştığından emin olduğu Balthazar'ın yanında bulur...
Sinemanın usta yönetmenlerinden olan Bresson, bir eşeğin yaşamını anlatırken bazılarımız için hayatın, bir eşeğinkinden çok da farklı olmadığını açıkça gözler önüne seriyor.
3. L'avventura (Serüven) - 1960 \ Michelangelo Antonioni
Anna, sevgilisi Sandro ve en yakın arkadaşı Claudia'nın da dahil olduğu bir grupla beraber bir yat gezisine çıkar. Yat Akdenize doğru açılırken, Anna sevgilisine karşı hissettiği duygularını sorgulamaya başlar. Yat bir adaya yaklaştıktan kısa bir süre sonra Anna gizemli bir şekilde kaybolur. Anna'yı arayamaya başlayan Sandro ve Claudia'nın arasında ise bir aşk başlar.Çok az dialog içeren film, gücünü yönetmenin hikayeyi anlatış tarzından ve filmdeki gizemi sürekli korumasından alıyor. Film bu sayede verdiği aşk hikayesinin yanı sıra gerilimi de koruyup tansiyonu arttırıyor.Michelangelo Antonioni'nin en yetkin filmlerinden olan L'Avventura, Akdeniz'in muhteşem güzelliğini de siyah beyaz estetikle bizlere verir.
4. L'Eclisse (Batan Güneş) - 1962 \ Michelangelo Antonioni, IMDb: 7.9
1962 yılında Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü alan Batan Güneş'te, çevirmenlik yapan Vittoria, nişanlısından ve kent yaşamından sıkılıp annesinin yanına gider. Burada borsacı Piero ile tanışır. Nişanlısından çok farklı olan bu kişiyle kuracağı ilişki, filmi belki de Vittoria'nın öyküsü olmaktan çıkarıp, aşkı ve yalnızlığı sorgulayan bir hale dönüştürür.
Monica Vitti, Alain Delon ve Francisco Rabal gibi üç dev oyuncuyu bir araya getiren filmin yönetmeni usta yönetmen Michelangelo Antonioni.
5. Late Spring (Geç Gelen Bahar) - 1949 \ Ozu Yasujiro
Fevkalade duygulandırıcı bir film olan Geç Gelen Bahar, kaçınılmaz olanın nostaljik biçimde kabullenilmesini ele alır: çocuklar ile anne-babalarının yolu bir yerde ayrılmalıdır; dünyanın düzeni böyledir. Ozu'nun yaşama karşı sessiz, barışçıl ve son derece Japonvari bakışı, zihinleri yatıştırıp sakinleştirir.
Yasujiro Ozu Late Spring'te kendini adamanın, ayrılığın, aile sevgisinin gerçek ve etkili bir portresini çizer. Minimum arka plan görüntüleriyle dış etkenleri eleyerek orta ve alt sınıf Japon ailelerinin yaşamını dürüst bir biçimde yansıtır. Manipulatif ve yapay hikayelerden sıyrılan Late Spring halk insanının kötü durumuna duyulan kaygıyı, sıradan yaşamın güzelliklerinin yaşanmasını ve zamanın kaçınılmaz olarak akıp gidişini içtenlikle işler.
6. Un condamné à mort s'est échappé ou Le vent souffle où il veut (Bir İdam Mahkumu Kaçtı) - 1956 \ Robert Bresson,
1943 yılının Fransa'sında Teğmen Fontaine (François Leterrier), Gestapo tarafından yakalanarak Montluc kalesine hapsedilir. Kaçışını detaylı bir şekilde planlayan teğmen planlarını ölüme mahkûm edilinceye kadar erteler. Almanlarla çalışmış olduğu bilinen Jost (Charles Le Clainche),teğmenle aynı hücreye yerleştirilir. Fontaine, kaçışını gerçekleştirebilmek için ya onu öldürecek ya da ona güvenecektir. Fransız Direniş savaşçısı olan André Devigny'nin, Lyonda Montluc kalesindeki çok iyi korunan hücresinden savaş sırasında kaçışının gerçek öyküsü...
7. The Mirror (Ayna) - 1975 \ Andrei Tarkovsky
Birçoklarına göre Tarkovsky’nin en derinlikli eseri olan Ayna, yönetmenin kendi yaşamından yola çıkarak aşk, anılar, bağlılık ve belki de hayatın kendisi üzerine şiirsel bir film. Tarkovsky’ninki olup olmadığı belirsiz, orman içinde bir kulübede, II. Dünya Savaşı’nın öncesinde, yönetmenin eski karısı, annesi, babası, kendi ve ebeveynlerinin kuşakları arasında gidip gelerek anlatılan bir rüya, Ayna’nın yansıttıkları.
Efsanevi yönetmenin anne ve babasının gerçekten iştirak ettiği film, ailenin evlerinin eskiden bulunduğu aynı yere hakikaten inşa edilen bir kulübede çekildi. Baba Tarkovsky şiirlerini kendi sesiyle okudu. Anne ise kameranın karşısına geçti.
Eleştirmenler Tarkovsky’nin aslında bu filmi Solaris’ten önce çekmek istediğini ancak Sovyet sansürcülerden ürktüğü için politik olarak daha az ristli olan filmi öne aldığını söylerler.
8. Persona - 1966 \ Ingmar Bergman,
Dönemin en gözde tiyatro oyuncusu, güzeller güzeli Elisabeth Vogler, önemli bir piyes sırasında aniden susar. Şaşkına dönen insanlar ne olup bittiğini anlayabilmek için ellerinden geleni yapsalar da Vogler konuşmamaya devam eder. Son çare olarak bir kliniğe yatırılan kadın burada da dilsizliğine devam eder. Bedeninde tıbbi olarak hiçbir problem bulunamayan kadın, doktorun tavsiyesiyle gözden uzak bir yazlığa gönderilir. Bu esnada yanında gönderilen kişi genç hemşire Alma'dır. Yazlıkta da Vogler'in ağzını bıçak açmaz. Vogler sustukça Alma konuşur. Alma saatlerce, günlerce kendi hikayesini anlatır. Sonunda meydana gelen şey ise psikoloji biliminin en ilginç vakalarından birini oluşturur.
Sinema severler olarak İsveçli aykırı yönetmen Ingmar Bergman'a çok fazla şey boçlu olduğumuz bir gerçek. Büyük ustanın en önemli yapıtı sayılan Persona, kendisinden sonra gelecek olan birçok yapıta ve yönetmene karşı her daim yol gösterici olmuştur.
9. Shame (Utanç) - 1968 \ Ingmar Bergman
Ingmar Bergman’ın bir savaş durumunda insanların ne tür tepkiler verdiklerini incelediği psikolojik bir çalışma. Film istilacı kuvvetlerin geldiği Gotland’de geçiyor. Jan ve Eva Rosenberg, iç savaşın ardından huzurla yaşamak için bir adaya yerleşirler. Ancak asker dolu bir uçağın yaşadıkları adaya düşmesi sonucu tüm dengeleri ve huzurları bozulur. Tüm askerlerin adayı bir savaş alanına çevirmesiyle, hayatlarını tehdit altında gören genç çift, başka bir yere kaçmak isterler. Ancak yakalanarak isyancı askerlere yardım ve yataklık etmekle suçlanırlar. Albay Jacobi, adayı savunan ordunun başındadır ve onlara yardım edecektir. Bunun için bir talebi söz konusudur. Eğer Eva ile beraber olabilecekse hiçbir engel yoktur ortada.
10. Tokyo Story (Tokyo Hikayesi) - 1953 \ Ozu Yasujiro,
Dönüşmekte ve batılılaşma yolundaki Japonya'nın taşra kentlerinden birinde yaşayan yaşlı karı-koca, uzun zamandır kendilerinden ayrı yaşamakta olan çocuklarını ziyaret etmek için başkent Tokyo'ya doğru uzun bir yolculuğa çıkarlar. Çeşitli beklentilerle ve umutlarla çıkılan bu yolculuk, Tokyo'ya vardıklarında çocukları tarafından ilgisizce karşılanmalarıyla son bulur. Başkentte geçirdikleri zaman boyunca yaşlı çiftin çocukları kendi aileleri ve iş hayatları gibi nedenlerle sürekli meşguldürler ve bu yoğunluklar nedeniyle anne-babalarına gereken ilgiyi gösterememektedirler. Bu süreçte yaşlı çiftle ilgilenen tek kişi savaşta ölen oğullarının dul karısı olur. Kırgın olarak evlerine geri dönen anne-baba, acı bir haberle tüm çocuklarını tekrardan toparlayacaktır.
Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en önemli başyapıtlarından biri olan Tokyo Story, eşsiz yönetmen Yasujiro Ozu imzalı.