Moda dünyasını değiştiren fikirler!

İpek ama daha ucuz

 

İpek maliyetli ve üretimi meşakkatliydi. Uzun araştırmalar sonucunda viskoz ipek yani yapay ipek 1910-1914 yılları arasında çıktı, 1920'lerde geliştirilerek daha çok kullanılmaya başlandı. Bütçeye uygun olduğundan kadınların gözdesi oldu. Astar, külot, çorap, gece ve özel gündüz kıyafetleri, kombinezon gibi dantelle işlenmiş parçalar moda oldu. 1950'lerde Mary Black imzalı suni ipek ve saten karışımı elbiseler bugünkü elyaf ve yapay ipek tasarımlarının önünü açtı.

 

Dansa göre tarz

 

1910'lardaki tango çılgınlığıyla kadınlar dans pistlerinde derin yırtmaçlı elbiseler, bilekten kurdeleyle bağlı ayakkabılar giyiyordu. Ardından gelen caz furyasıyla çarpıcı renklerde, düz kesimli, vurgusu belde olan kısa püsküllü elbiseler moda oldu. 1950'lerde rock'n roll sahneye çıktı, deri ceket ve iç etekli geniş elbiseler gözde oldu. Birden sert bir geçiş yapıldı ve 70'lerdeki disko kültürü popüler oldu; parıl parıl vatkalı bluzlar, boyundan bağlı tulumlar, parlak detaylı geniş paça pantolonlar... 1990'larda bugün hâlâ etkisini görebileceğiniz acid house partileri dönemi başladı, hip-hop ve pop müzik dahil oldu. Her türün bir tarzı var ancak müzik türleri nasıl şeffaflaştıysa kıyafetlerde de her türden parçalar görmeye başladık.

 

Saklanmak için kullanılırken moda oldu

 

Tarihçilere göre Roma İmparatoru Neron gladyatörleri izlerken gözlerini korumak için parlatılmış zümrüt taşlar kullanırmış. Bugünün lüks tutkunlarının bile hayal edemediği bir gözlük tasarımı... 1929'da Sam Foster, güneş gözlüklerini kaldırımda satmaya başladığında yaygınlaştı. Çok geçmeden askeri gözlüklerden yola çıkarak tasarlanan Ray-Ban havacı gözlükleri ortaya çıktı. Bu gözlükler paparazilerden saklanmak isteyen ünlüler için birebirdi. Gazete ve dergilerden güneş gözlüklü ünlüler görülmeye başlanınca moda olmaya başladı. Moda tasarımcıları güneş gözlükleri tasarlamaya başladı ve gözlük aksesuvara dönüştü.

 

Protestan tarzlar

 

ABD'de toplumsal olaylar karşısında sokağa dökülen insanlar ellerinde pankart tutmak, sloganlar atmak yerine belirli renk ve tarzlarda giyinip yürüyüş yapıyordu. Siyahi vatandaşlar, kökenleriyle gurur duymanın işareti olarak Afro saç stili kullanıyordu. Aktivist Stokely Carmichael, Angela Davis ve James Brown kullanınca moda oldu. En bilinense Vietnam Savaşı dönemindeki renkli, çiçekli desenli ve çıplaklığın moda olduğu, hippi hareketi. Bugün hâlâ ödül törenlerinde ırkçılığa karşı tek renk giyme hareketi var. Moda artık prostesto için bir araç.

 

160 yıllık haute couture

 

Bugünün haute couture endüstrisi Charles Frederick Worth'un kalıcı mirası olarak anılır. Bir moda yıldızına dönüşen Worth, kıyafetlerini gerçek modellerle gösteren, her yıl yeni bir koleksiyon sunan ilk isimdir. 1858'de bir moda evi açtı ve sosyetenin gözdesi haline geldi. Onun amacı kadınları lüks kumaşlarla yaptığı tasarımlarla yüceltmeye odaklanmıştı. Avrupa'yı kısa sürede etkisi altına aldı, 1910'da Haute Couture Sendikası kuruldu ve defileler organize edilmeye başlandı. Bugün sendika üyeleri arasında Jean Paul Gaultier, John Galliano ve Viktor & Rolf gibi isimler var.

 

Giyince canlanan elbiseler

 

Tasarımcı Madeleine Vionnet verev kesimin (çapraz kesim) mucididir. Vionnet, elbiseleri küçük ahşap bir model üzerinde, kumaşları sarıp büzerek tasarlıyordu. Askıda hiçbir şeye benzemeyen elbiseleri sahibi giyince adeta canlanıyordu. Verev kesim popülerliğine film yıldızlarının kıvrımlarını göstermek istemesiyle 1930'lu yıllarda ulaştı.

 

Gösteri tadında defileler

 

1938'de Elsa Schiaparelli Circus (Sirk) adlı koleksiyonunun defilesine jonglör, ip cambazı, maymun ve palyaçolar çıkararak bugünkü şova dönüşen defilelere yol açtı. 1940'lardan sonra sessiz sedasız geçen defilelere dekor, müzik, koreografi ve ışık dahil olmaya başladı. Podyumda paganizm, ikonografi ve astroloji gibi temalar görülüyordu. Mary Quant, 1960'ların ruhunu temsilen modellerini podyuma dans ederek çıkardı. Kenzo, 1970'lerde Jungle Jap defileleri için modellerinden doğaçlama yapmalarını istedi, modelleri dans etti, güldü, göğüslerini açtı ve gündeme oturdu. 1980'lerde defilelerin izleyicileri artık sadece alıcılar ve modacılar değil, rock yıldızları, aktrisler, aktörler en önde yer alıyordu. Bu da paparaziler için harika fırsattı. Artık defilelerde robotlar yürüyor, sosyal içerikli mesajlar veriliyor, ışıklı şovlar yapılıyor. Geçen yıl Karl Lagerfeld değişik bir şey yaptı; Chanel'in 2018 pre-spring koleksiyonu için podyumu markete çevirdi. Sonunda da tüm modelleri, sosyal içerikli mesajlar taşıyan pankartlarla sahneye çıkardı.