Ülkemizde her zaman için krizleri fırsata dönüştürmeye çalışan kişiler olmuş. Bazıları bu krizden ziyadesiyle faydalanmış, bazıları ise her şeyi elini yüzüne bulaştırıp, krizden keriz olarak çıkmıştır. Yanlış anlaşılmasın, bu yazımda ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumdan bahsetmeyeceğim. Şehrimizdeki kriz sevicilerden ve fırsat kollayıcılardan bahsedeceğim. Birileri yeter ki bir yerlerde boş koltuk veya sallanan bir koltuk görsün, hemen oturmak istiyor. Bizde bir atasözü vardır, “kalkacağın yere oturma” diye. Ama maalesef insanlarımız 5 dakikada olsa o koltuğa oturabilmek için ellerinden ne geliyorsa o yapmaya hazır olduklarını dile getiriyor.
Çünkü bu eğitim bizlere küçükken verilmiş ve test edilmiştir. Bu nedenledir ki; 23 Nisan gibi bazı günlerde çocukları birilerinin o sihirli koltuklarına oturturlar, söyle bakalım bugün Başkan, Müdür, Amir sensin, sen ne dersen onu yapacaklar! Diye de temennide bulunurlar.
Ne varsa o koltuklarda, büyüyünce koltuk davası peşinde koşmaya başlarlar. Kişi ne ya da nasıl yapacağını bilmeden sadece koltuğu düşünerek fırsat kollamaya başlar. Bazen bunu çalışarak, bileğinin gücüyle yapar. Bazen de krizleri, fırsat bilir. Genelliklede bu kişiler krizlerden beslenirler, bunları fırsata çevirmeye çalışır ya galip gelir ya da birilerinin ayak oyunlarıyla keriz konumuna düşerler.
Şehrimizde her ne konuda olursa olsun, bir algı oluşturmaya çalışan birçok grup ve grupçuklar var. Bu guruplar kendi çıkarları doğrultusunda adımlar atıp, tokatlayacakları keriz ararlar. Ve bu koltuk seviciler genellikle bu tür ayak oyunlarına düşüp kendini kullandırırlar ve o an kazandım, diye düşünürler ama yarın kaybettiklerini anladıklarında iş işten geçmiş olur.
Özellikle bu kişiler olur, olmadık bir zamanda pat diye karşımıza çıkıverirler. Olayın nasıl olduğunu o anda anlamazsınız, ama biraz araştırdığınızda her şeyi fark edersiniz.
Bunu herkes fark etmiyor ama fark edenler için o kişilerin hiç saygınlığı olmuyor ve sokaktaki hayat kadınlardan öte bir değerler kazanmıyor. Bu yüzdendir ki koltuk sevicilerin o makamlara bu tür ayak oyunlarıyla değil, hak ederek gelmeleri gerektiğini düşünüyorum…
Ne var sanki! O deri koltuklara değil de, tahta tabureye otursanız. Sizleri yükseltecek koltuklar değil, kişiliğiniz ve eylemlerinizin olması gerekiyor.