Pınarbaşı: “Belediye Başkanı Nasıl Olmalı?”

Pınarbaşı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Eskiden belediye başkanı için “ŞEHR-İ EMİN” unvanı kullanılırdı. Şehrin en emin kişisi, emanetçisi, güvenilir kimsesi “Emin” unvanı tam olarak Peygamber Efendimiz (Sav) için söylenmiştir. Hem de bu unvan O’na putperestler, Yahudiler, hristiyanlar ve hanifler tarafından peygamberlik gelmeden önce verilmişti. Demek ki belediye başkanı imar, iskan, mimarlık, mühendislikten daha öte, verilen emanete sahip çıkan, emin olunan, güvenilen kişi olması gerekir.”

 

“Yalakalarla ülke ayağa kalkmaz”

Pınarbaşı: “Belediye Başkanlığı makam mevkii, şan şöhret, mal yapma, çevresini zengin etme yeri değildir. Gelen her türlü eleştiriyi anlayışla karşılayıp, ben nerde yanlış yaptım diye şapkasını önüne alıp düşünmelidir. Belediye başkanı yaptığı her işi alkışlayan kitleyi kendinden uzak tutmalı çünkü dost acı söyler. Genel Başkanımız Sn. Temel Karamollaoğlu’nun dediği gibi “ yalakalarla ülke ayağa kalkmaz””

 

“Bu makamlar ateşten gömlektir”

Pınarbaşı: “Belediye Başkanı lüks sofralara, ziyafetlere, eğlencelere dalıp bölgesinin en ücra köşesinde ki bir yetim,  aç bir çocuk, kimsesiz bir karı koca, iş bulamayan bir baba, çocuğuna istediğini alamayan bir anne, maddi imkânsızlığın çaresizliğini yüreğinde hisseden vatandaşlarımızın olabileceğini asla unutmamalı. En önemlisi de bu sorumluluğun vebalini unutmamalı. Hep söylüyorum bu makamlar bir “Ateşten Gömlektir”.

 

Belediye Başkanı bütçenin 30’unu sermayeye, 70’ini reklama ayıran Yahudi mantığından kurtulup tüm sermayeyi “Şehre ve İnsana” vakfetmelidir.

 

Osmanlının manevi kurucusu Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye söylediği gibi “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü ile Orhun abidelerinde geçen Bilge Kağan’ın “Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım; ölesiye, bitesiye çalıştım. Aç milleti tok, az milleti çok, yoksul milleti bay kıldım” sözü bizim bu makamlara bakış açımızı gösterir.”

 

“Biz siyaseti oy versinler diye yapmıyoruz Allah rızası için yapıyoruz”

Pınarbaşı: “Rahmetli Erbakan Hocamızın bir konuşmasında “Bu yanlışlıkları dile getirmeye mecburum. Çünkü ben vatanımı seviyorum. Çünkü haksızlıkların karşısındayım. Bana oy versinler diye yapmıyorum. Ben bunu Allah rızası için yapıyorum. Allah rızası için yapıyorum” şeklindeki ifadesi de bizim siyasetimizin prensibidir. Milli Görüşün temeli sevgi, şefkat, barış ve kardeşliktir. Bütün insanlığın Saadetini temin etmektir. Bizim davamız çok büyük. Biz “Yeni Bir Dünya, Adil Bir Düzen” diyoruz. Biz bu yolda her türlü olumsuzluklara, iftiralara, hakaretlere, yalan ve algı operasyonlarına karşın 1969 Bağımsızlar Hareketinden bu yana hep aynı noktadayız. Ne kandık ne kandırıldık. Kimseyi aldatmadık. Aldatıldık demedik. Kimseyi incitmedik, küstürmedik. Ah’lar almadık.

 

En önemlisi de kendisine düşman olarak İslam’ı ve İslam Coğrafyasını seçmiş bir zihniyete asla “Stratejik Ortağımız” demedik. Seçimlerden önce düşman seçimlerden sonda “Kadim Dost” demedik. Elimize asla katil İsrail bayrağını alıp etrafa pişkin pişkin sırıtmadık.”

 

Kısacası “Biz mantar zihniyetli değiliz, biz çınar ağacıyız.”

Pınarbaşı: “Aziz milletimiz her şeyin farkında. Söylenen yalanlar ve günü kurtarmanın hesabıyla yapılan hizmetler artık vatandaşımızı rahatsız ediyor. Yapılan israfın, şatafatın zirveye çıktığını görüyor. Hatta bu israfın acısını çekiyor. Vatandaşımız sorun siyasetinden bıkmış usanmış. Ülkemizdeki sorunlarını kâmil manada tespit edip çare sunan Saadet Partisidir. Saadet Partisi bu seçimlerde adından çok söz ettirecek. En büyük patlamayı yapacak. Saadet Partimizde milletimize hizmet etmek için gece gündüz çalışacak kadrolar var. Sabırla emaneti teslim alacağı günü bekliyor. Bekliyoruz.

 

Sözlerime şöyle son veriyorum. Yaşanabilir bir Türkiye için, yeniden büyük Türkiye için ve yeni bir dünya için, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çalışacağımıza söz veriyoruz. Bu vesileyle vatandaşlarımıza sevgi ve saygılarımı sunuyor, 31 Mart yerel seçimlerinde desteklerini bekliyorum.”