“Sohbete Gidiyor Diye Kimse Tutuklanmaz”

Ak Parti eski MKYK üyesi Av. Metin Doğan, FETÖ mensuplarına yönelik yapılan çalışmalar hakkında bilgiler verdi. İnsanların en yakın akrabalarını bile olur olmaz delilerle ihbar ettiğini belirten Doğan: “İtirafçılar bazen kasıtlı olarak, başka başka isimler vererek, işi sulandırmak istiyor. Sadece sohbetlere gidiyor diye kimse ihraç edilmez ya da bir işlem yapılmaz ama 17-25 Aralık sonrası neler yaptığına bakılır.”dedi. FETÖ’nün çok tehlikeli bir yapılanma olduğuna dikkat çeken Av. Doğan: “15 Temmuz Türk tarihinin en büyük ihanet olayıdır. 15 Temmuz’un öncesine ve sonrasına bakmak lazım. Gezi olaylarıyla başlayan bir sürecin devamı gibiydi bu darbe girişimi. Türkiye hızla büyüyen kalkınan insanlarında huzurlu olduğu bir ülke konumundayken, ülkeyi kasıp kavuran ağaç’ı bahane ederek, çok ciddi eylemler yapıldı. Bunların amacı ise yeni meşru hükümeti devirmekti. 17-25 Aralık’ta yargı, bürokrasisi, polis kullanılarak bir darbe yapılmak istendi. 15 Temmuzda ihanet en üst düzeye çıktı. Üzerine üniforma giydirilmiş teröristler tarafından halkın üstüne tanklarla toplarla, uçaklarla ateş açıldı. Bir ülke düşünün ki uçakla parlamentosu bombalansın. Cumhurbaşkanlığı sarayı bombalandı. Burada kafası uyuşturulmuş kitleler, pensilvanya’dan düğmeye basılmasıyla bir ihanet girişiminde bulunuldu. Burada amaç Türkiye’yi büyük bir kaosa sürüklemek. Tabi devletimiz bu yapılanlardan sonra olağanüstü hal ilan etmek zorunda kaldı. 40 yıldır devletin bütün kılcallarına işlemiş bir yapıydı bu. Bu yapıyı temizlemek normal şartlarda asla mümkün değildi. Vatandaşlarımız bu dönemde hiçbir zaman sıkıyönetim koşuluyla karşılaşmış değil. Herkesin bireysel ekonomi hayatı aynı şekilde devam ediyor.” İfadelerini kullandı. “Hız Sınırını Aştığında Bile FETÖ’cü Diyorlar” Operasyonların kuyumcu titizliğiyle sürdürüldüğüne değinen Doğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Halkın hassasiyetini ve bu konuda halkımızın vereceği tepkileri de bu tahliyeler sırasında ve tutuklamaların sırasında gözetilmesi gerekiyor. Bu bireysel bir eylem değil. Bu küresel güçler tarafından yönlendirilen hain bir çetenin direkt milletin kendisine karşı işlediği bir suç. Bylock’ta öncesinde sadece yüklemek yeterliydi ama bu değerlendirildi yükleyip 3 ve daha fazla iletişim kuranlar bu anlamda gözaltına alındı. Bylock içeriklerinin yüzde 40 civarında çözülmüş geri kalan kısımlar kalmış. Bu program’ı elektrik ortamlardan ulaşamıyorsunuz bu flaş bellek ve mail yoluyla yükleniyor. Yine program yüklendi ama giremiyorsunuz bunu açmanız için 3 aşamalı şifreler gerekiyor. Böyle bir programın tamamen ihanet amaçlı terör amaçlı oluşturulduğu belli oluyor. Bylock FETÖ’ye karşı yürütülen eylemlerde en büyük delildir. Tabi bir takım hatalar olabilir ama bu çok küçük bir miktardır. Bu hataları sürekli gündeme getirerek, asıl kısmı kapatmak isteyenlerinde oyunlarına düşmemek lazım. 2014 Ağustos’undan sonra bu yaygın olarak kullanılmaya başlanıyor. 2016 Mayıs ayından sonra kullanılmıyor. Bu süreçten sonra farklı programlar kullanmaya başlıyorlar. Bu programlar istenerek azmederek kullanılacak bir program. Bu programlarda indirme yok yükleme var. Bu kadar memuru aynı anda incelemek mümkün değil. Kısa süreli yapılan incelemelerle sağlıksız bilgiler verir. FETÖ ile bağlantısı olduğuna inananlar ihraç edildi. Şuanda havuzda bekleyenler bu anlamda hala incelenmesi tamamlanmamış olanlardır. Çok büyük bir ihanetle karşı karşıyayız. Devletin varlığı milletin bekası açısından yürütülen mücadelede kaçınılmaz olarak bazı zararlar görebiliriz. En yakın akrabası saçma deliler uydurup birbirini şikayet edebiliyor. Yâda bir itirafçı kasıtlı olarak, başka başka isimler vererek, işi sulandırmak istiyor. Zaten bu FETÖ yapısının en önemli özelliği her şeyi sulandırıp rayından çıkarmak istemesi. Ergenekon davalarında da bunları gördük. Yargı mensuplarıyla konuştuğumuzda bize binlerce ihbar binlerce mektup geliyor ama biz isimsiz delilsiz hiçbir ihbarı mektup’u dikkat’e almıyoruz diyorlar. Belki de bizler içinde mektuplar gitmiştir. İnsanlar hız sınırını aştığında bile bu FETÖ’cü diye ihbar ediyorlar. Bu tarz ihbarların hiç biri dikkate alınmıyor.” “Operasyonlar 2 Yıl Sürecek” Kamuda ciddi bir temizlik operasyonu yapıldı ve yapılmaya devam ettiğini vurgulayan Av. Doğan: “Yargılamalar başlangıçta yavaştı, şimdi ciddi anlamda hızlandı. Artık dosyalarda kararlar çıkıyor. Şehrimizde de bazı dosyalar hakkında kararlar verilmeye başlandı. Bunlar hak ettiği cezaları alacaklardır. Tabi devletimiz bu süreç sonrasında bu tarz yapılara karşı daha özenli davranacaktır. Tabi bu süreçte suçlu ver suçsuzun ayrılması çok büyük önem arz ediyor. Ama ben bir hukukçu olarak eski Baro başkanı olarak, şunu görüyorum, bu kadar geniş çaplı bir operasyonda hata payının çok düşük olması bizleri sevindiriyor.”dedi. Operasyonların sosyal medya’da çok fazla abartıldığını söyleyen Doğan şunları söyledi: “İhraçlar konusunda açılan davalara baktığımızda bunun ciddi bir kuyumcu titizliğiyle yapıldığını görüyoruz. Tabi burada bir darbe girişimi olduğu için halkımızda çok ciddi bir infial gösterdiği için bu tahliyelere birazda sosyal medya’da bu işin çok fazla köpürtülmesiyle daha endişe ile bakıyor. Vatanına milletine bağlı olan memurlarımızda göreve geri dönecek. Herhangi bir adam Bank Asya’dan kredi kartı almış, bu meslekten ihraç ediliyor diye bir şey yok. Bank Asya’da terör örgütünün başı Ocak 2014, Eylül 2014’de 2 kez çağrıda bulundu. Bank Asya’yı kurtarın diye. Bu örgüt mensupları evlerini, arabalarını, altınlarını satarak, çok yüklü miktarlarda paralar toplamak suretiyle bankaya yatırdılar. Herkes elini vicdanına koysun pensilvanya’daki hain oradan çağrı yapıyor ve diyor ki evini sat Bank Asya’ya yatır. Evini satıp Bank Asya’ya yatıran vatandaşın terör örgütünün liderine bağlılığı tartışılabilir mi? Yarın bu şahsa canlı bomba ol denildiğinde yine canlı bomba olabilir. Bu şahsa gerekli cevabı vermek lazım. Ama bunlar aktif - sen’i dershane krizi çıktıktan sonra yeniden faaliyete soktular. Daha önce 2012 yılında açılmıştı sonra yeniden kapattılar. Ama 2013 yılının Aralık ayında 17-25’in hemen öncesinde aktif-sen’i yeniden açtılar. Devlete meydan okumak için herkes gidip oraya üye oldu. Tabi kısa bir süre o sendika’da kalıp hatasını anlayan kişilere devletimiz bir şey yapmadı. O yapının içerisinde kalmaya ısrar edenler için işlem yapıldı. Sırf çocuğunu okula gönderdi diye kimse bu anlamda ihraç edilmedi. Cumhurbaşkanımız çağrıda bulundu bunların okullarından artık çocuklarınızı alın diye. Tabi böyle bir ihanete karşı sesiz kalınması mümkün değildir. 17-25 Aralıktan 15 Temmuz’a karşı siz ne yaptınız diye inceleniyor.” “Köpük Partisi Yaparak İbadet Ettiklerini Düşünüyorlar” FETÖ mensuplarını köpük partisi yaparak ibadet ettiklerini düşünen aciz insanlar olarak niteleyen Metin Doğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “MİT tırlarını durdurmak suretiyle büyük bir ihanete imza atan her türlü devleti yıkmaya yönelik girişimde bulunan yurt dışında bütün Türkiye’ye karşı eylemleri protestoları organize eden bir yapıya karşı sen ne yaptın. Sosyal medya’da bir paylaşımda bulundun mu bu yapıyla ilgili. Bu hain yapıyı iyi analiz yapmak lazım. Karşımızda öyle bir yapı var ki bunlar köpük partisi yaparak’da ibadet ediyorlar, barlarda içki içerek’de ibadet ediyorlar, zina yaparak’da ibadet ettiklerini sanıyorlar. Bu kadar tehlikeli bir yapıdan bahsediyoruz. Bizim öncelikli görevimiz devletimizin bekasını korumaktır. Türkiye’yi hiçbir zaman kaosa sürüklememiz lazım. Sadece sohbetlere gidiyor diye kimse ihraç edilmez ya da bir işlem yapılmaz ama 17-25 Aralık sonrası neler yaptığına bakılır. Eğer bu süreçte devletin yanında yer almışsa hiçbir sorun olmaz. Kimse kimseyi durup dururken suçlamaz. Ama sadece işleri sulandırmaya yönelik yapılan işlemlerdir. 15 Temmuz’da eğer halkımız sokaklara çıkmamış olmasaydı. Recep Tayyip Erdoğan gibi bu lidere halkımız sahip çıkmasaydı daha önceki darbelerdeki siyasetçiler gibi şapkasını alıp gitmeyi seçmedi. O halkıyla beraber olup darbeye göğüs gerdi. 15 Temmuz başarılı olsaydı bugün Türkiye’de hala kan gövdeyi götürüyor olurdu. FETÖ’nün elamanlarını zinde tutmak için tarih verip sürekli ümit pompaladığı süreci yaşıyoruz.”