Hayat dersi alıyoruz sürekli birilerinden. Aklın var kullan işte. Beslenme, bilgi ve düşüncenin pek işe yaramadığı genetikten gelen bir şanssızlık olabiliyor bazen. Bazı ruhlar bilgiyle tecrübelendikçe mutluluk eksiltiyor, akıl işe yaramıyor, öngörüler yıpratıyor. Sonunu düşünen kahraman olamaz, oynamadan bilemeyiz ki, ya kazanırsak.
Hayat en büyük okuldur üniversitelerin veremediği dersleri verir, yeter ki almasını bilelim. Yine de bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Kültürlüyüm diye ahkam kesip cehaletinin farkında olmayanlarla kaynıyor ortalık ki, klozet kullanmak bile bir kültürdür. Herkes birbirinden bir şeyler öğreniyor kimse baştan ayağa bilgisiz değil, cahil diye adlandırılan kişilerden de öğrenebileceğimiz çok şey var. Kültür sadece kitaplarda yazılanlarla oluşan bir birikim değil aynı zamanda tecrübedir, yaşanmışlıktır, hatalardır, başarılardır.
Değişim, gelişim diyoruz sonra toz bulutundan saymaya başlıyoruz. İnsanlar değişebilir, gelişebilir önemli olan şu an samimi olmaları ama geçmişte yaptığı hatalarla yüzleşip tekrarlamadan.
Bazen düşündüklerimiz ve söylediklerimiz bize çocukluğumuzda empoze edilmiş toplumsal önyargılardır. Bu tür önyargılar beynin tembelliğini körükleyen, destekleyen düşüncelerdir. Bizim gerçek düşüncelerimiz kendi bedenimizin içinden sıyrılıp, kendimizi başkalarının gözüyle gördüğümüz zaman fark edilir. Yani içimizdeki ikililiği bitirdiğimiz, dışarıdan gelen etkileri yendiğimiz zaman.
Her şeyin bir bedeli olduğu gibi cesaretin ve cesur olmanın da bir bedeli ve tecrübesi var. Gerçekten kazanmanın kıymetini bilmek için bazen kaybetmek gerekir böylece elindekinin kıymetini daha iyi anlarsın. Yokuşu çıkmadan inişi göremiyor bazen insan.
Hülya Çakıcı
…
Siz de yazınızı gönderin, yayınlayalım