Her Kadının İzlemesi Gereken 10 Film!

Bazı filmlerin etkisi uzun süre geçmez. Bazılarını ise izler ve anında unutursunuz. Bu liste, tıpkı kadınların kendileri gibi, etkileyici ve çok yönlü. Bazı filmlerin etkisi uzun süre geçmez. Bazılarını ise izler ve anında unutursunuz. Ve bazı filmler vardır ki kadınlar çok sever, inanmayacaksınız ama bu filmlerin hepsi aşk temalı değildir. Tıpkı kadınların kendileri gibi, bu filmler de çok yönlü ve tahmin edilemezlerdir. Mustang İnebolu'da geçen bir hikayeyi ele alan Mustang, beş kız kardeşin özgürlükleri için verdikleri mücadeleye odaklanıyor. Lale ve kardeşleri oynadıkları bir oyunun çevreleri tarafından beklenmedik bir skandala dönüştürülmesi sonucu adeta ev hapsine mahkum olurlar. Bu durum öyle bir noktaya sürüklenir ki evde evlilik planları dahi yapılmaya başlanır. Ancak beş kardeş üzerlerinde kurulan bu baskıları yenip özgürlüklerine kavuşmak için yeni yollar arayacaktır. Uçurtmayı Vurmasınlar Beş yaşındaki bir çocuğun gözüyle kadınlar hapishanesinin ve sevginin öyküsüdür anlatılan. Küçük Barış'ın bu dört duvar arasında ne suçu vardır ki? Oysa esrardan tutuklanan annesi değil midir? Barış henüz algılayamadığı bir garip dünyanın içinde, her yanı soğuk ve sağır duvarlarla çevrili bir hapishane avlusunda gökyüzünü ve özgürlük uçurtmalarını gözlemektedir. İnci Abla’sı özgürlüğüne kavuştuktan sonra bir gün uçurtma olup geri döneceğine söz vermemiş midir? Antonia'nın Yazgısı Antonia, kızı ve torunu Almanya’da bir çiftlikte yaşamakta ve etraflarında erkeklerin olmadığı bir dünyada hayat mücadelesi vermektedirler. Kendilerini bu dünyada ispat edercesine bir standart belirleyen 3 insan, feminizmin Avrupa’nın orta yerinde nasıl yaşandığını anlatıyor. Kaldırım Serçesi (La Vie en Rose) Yaşama, şarkı söyleme ve sevme hakkı için zor bir mücadele veren Fransız diva Edith Piaf’ın içe işleyen ve etkili biyografisi. Piaf’ın zamanındaki Paris’i inanılmaz bir şekilde betimleyen, gerçek bir başyapıt. Jane’in Zaferi (G.I. Jane) Karmaşık ters köşeleri ya da şaşaalı savaş sahneleri olmayan bir film. Yine de muhtemelen insan ruhunun gücünü gerçekten gösterebilen nadir filmlerden biri – bu filmde, özellikle de kadınlar açısından. Jane’in Zaferi, unutulmaz sahneleri ve mükemmel şekilde işleyen senaryosu ile klasik bir film. Selvi Boylum Al Yazmalım Kamyon şoförü İlyas,  İstanbul'dan Asya'nın kaldığı köye gelir. Birbirlerine aşık olup evlenirler. Çocuklarının adını Samet koyarlar. İlyas, kamyoncu olduğu için sık sık yollara çıkar ve Asya, Samet'le yalnız kalır. Bir gün yine yola çıkan İlyas, eve dönmez ve Asya'yı bir sekreter ile aldatır. Asya bunu pencerede görür ve İlyas'tan kaçar. İşleri bozulan İlyas, Asya’nın karşısına öyle çıkmak istemez ve bunalıma girerek Asya’yı terk eder. Asya, bu acıya dayanamaz ve oğluyla birlikte yollara düşer. Yolda Cemşit adında bir adamla karşılaşır. Cemşit onlara kol kanat gerer. Birlikte yaşamaya başlarlar. Bir gün İlyas karşılarına çıkar. Asya şimdi büyük aşkı ve kendisine zor gününde kucak açan Cemşit arasında bir tercih yapmak zorunda kalır. Ve "sevgi emektir" diyerek kendisine ve çocuğuna emek veren Cemşit'i seçer. Mona Lisa Gülüşü (Mona Lisa Smile) Mona Lisa Gülüşü, sinemanın en derin hallerindendir. Bu film, size onurun, cesaretin ve amaç sahibi olmanın değerini öğretecek. Ama asıl önemli olan bu değil; film, kişinin aslen kendinin ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Milyon Dolarlık Bebek (Million Dollar Baby) Milyon Dolarlık Bebek, tavizsiz gerçeklik çıkarımı ile baştan sona büyüleyici bir film. Hayatın gerçek şiddetini ve zalimliğini açıkça gözler önüne seriyor. Hayat bazen yalnızca kararlı, korkusuz, azimli kişilerin baş edebileceği mücadeleler getirebiliyor. Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak Biri karpuzcunun, diğeri berberin yanında çırak olarak çalışan iki çocuğun köylerinde film oynatmak için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Naif, hüzünlü ama umut dolu, sıcak bir işlenişe sahip: Recep ve Mehmet sinemaya delicesine tutkundur. Gündüzleri kasabada çalışıp, geceleri köydeki evlerinin ahırında bir yandan derme - çatma bir film projeksiyon makinası yapmaya çalışırken, diğer yandan da hayatlarını tümden değiştirecek olan rejisörlük hayalleri kurmaktadırlar. İşin içine Recep'in kendisinden yaşça büyük olan Nihal'e aşkı da karışınca, hayatlarında derin izler bırakan unutulmaz bir yaz mevsimi yaşarlar. Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada) Moda dünyası, tartışmasız güzel. Ama aynı derecede de acımasız. En küçük hata bile, tepeden düşüşün habercisi olabilir. Filmin yapımcıları, didaktik bir film iddiasında değiller elbette. Diğer komedi-dram filmleri ile benzerlikler gösteriyor. Yine de müthiş bir yapım – hafif, eğlenceli ve özgün bir film.