Son zamanlarda birçok sosyal medya platformunda onun müziğini, kamera arkası görüntülerini ve repliklerini görmeye başladık. Uluslararası izleyicinin karşısına ilk Netflix’te çıktı. İspanya yapımı bir Netflix dizisi olması sebebiyle biraz daha arka planda kalsa da kısa sürede kulaktan kulağa yayıldı ve büyük bir hayran kitlesine ulaşan bir yapım oldu.
La Casa De Papel suç ya da aksiyondan ziyade soygun hikayesinin içinde olduğu bir drama dizisi ve profesyonelliğin dersini veriyor
Dizinin hikayesi ise kısaca şöyle: Profesör lakaplı bir adam İspanya Kraliyet Darphanesi’ni soymak için özenle bir ekip oluşturur. 5 ay boyunca ekibini bu soyguna hazırlayan Profesör, tüm detaylarına kadar ekibini hazırladığını düşünür. Peki ekibi terslik çıktığında kendisi gibi profesyonel kalabilecek midir?
Her ekip elemanı sorunlu bir geçmişe sahiptir. Herkes tek bir amaçta toplanır. Kendi payına düşen parayı alıp yeni bir hayat kurmak.
Karakterlerin bu yolda neleri göze aldıklarını ve istediklerine ulaşmaya çalışırlarken ki tutumlarına şahit oluyoruz.
İzleyici dizide rahatlıkla özdeşleşebileceği en az bir karakter bulabiliyor.
Bir filmi önce duygularımızla izlediğimizi düşünürsek La Casa De Papel’de karakterlerin iç dünyasına şahit olduğumuz kurgu bu anlamda başarılı. Bir soygun hikayesinin tempolu anlatımının yanı sıra her bir karakterin alt hikayesinin anlatılması, izleyicinin karakterlerle rahatlıkla özdeşleşmesini sağlıyor.
Özdeşlemenin etkilerini sosyal medya hesaplarında dönen dizideki repliklerin oldukça yüksek etkileşime sahip olmasından da anlayabiliriz.