Seçim kampanyaları, beyannameler, ve en önemlisi de tabi ki VAATLER...
Mahallelerde kurulan semt pazarlarını bilmeyenimiz yoktur. Her tezgahta çeşitli sebzeler ve meyveler özenle dizilmiştir. Pazardaki esnafın bütün derdi hava kararmadan tezgahtaki tüm malzemeyi satıp gitmektir. Aynı ürünü farklı fiyatlarla bulabilmek mümkündür. Pazardaki en önemli satış tekniği ise bağıra çağıra bazen kafiyeli bazen ritmik olan kalıplaşmış cümlelerle müşteriye kendi malzemesini satmaktır. Tabi bu sebze ve meyvelere yapılan iltifatların hepsi o kadar da masum olmayabiliyor. Aldığımız kavun kelek, salatalık hormonlu, çürükler, çarıklar kısacası her türlü sürprize açık olmalıyız.
Asıl konumuza gelecek olursak, 24 Haziran seçimlerine sayılı günler kala sahadaki atmosfer o kadar da iyi değil. Tansiyon ve gerilim bir hayli yükselmiş durumda. Ülkenin kronik sorunlarını belirleyip çözüm aramak yerine çamur at izi kalsın mantığından çıkılamıyor. Adayların birbirlerine karşı itham ettikleri iddialar ise yenilir yutulur cinsten değil. Vatandaş da olanı biteni açık hava sineması tadında izliyor. Partiler ve adaylar kendi aralarında atışmayı bırakıp enerjilerini ülke adına yapılacak reformlara harcamaya yönelmiş olsalar hem vatandaş hem de ülkemiz bir mesafe kat etmiş olacaktır. Bir adayın ilk vaadi bence dürüstlük olmalıdır. Dürüstlük üzerine inşa edilen bir siyaset, çok daha uzun soluklu ve sürdürülebilir politikaların temeli olacaktır. Güven filtresini geçebilen her adım vatandaş nezdinde de itibarı ve zarar görmesi zor olan bir karizmayı ortaya çıkaracaktır. Kısacası nefes alan ve aldıran bir politika tesis edilmiş olacaktır.
24 Haziran'daki seçimlerde adaylara ve partilere başarılar diliyorum.
Hoşçakalın, dürüst kalın.