Ferhat İle Şirin Efsanesi!
Genç Ferhat, Amasya Sultanı Mehmene Banu’nun kız kardeşi Şirin’e tutulmuştur ilk gördüğünde. Yiğittir, delikanlıdır, söz dinlemezdir. Mesleği de nakkaşlıktır. Yani dönemim saray ve dini yapılarının duvar süslemelerini yapar. Onun süslediği saraylar için Şirin’e olan aşkından dolayı güzel oldukları söylenir.
Ferhat, zamanı geldiğinde Şirin’i istemeye gönderir ailesini. Mehmene Banu, Şirin’den önce görmüştür Ferhat’ı ve aşık olmuştur. Kız kardeşini de çok sever onun üzülmesini de istemez ama aşkı kardeş sevgisinden güçlüdür. Kız kardeşini vermek istemediği için, Ferhat’ın yapamayacağını düşündüğü bir şey ister. Der ki; “Şehir’e suyu getir, kızı vereyim”. Delikanlı hiç iki bir etmez, alır eline kazmasını, düşer yollara. Fakat suyu şehre yönlendirebileceği en uygun yer bugün Şahinkayası olarak bilinen yerdir ve çok da uzaktadır.
Ferhat yine de gider ve vurur kazmayı. Kayalar kırılır, ufalanır. Taş taş üstünde bırakmaz Ferhat. Koca dağı yararak ilerler. Zamanla yol verir dağ, suya. Bu durumu öğrenen Mehmene Banu, bir cadı buldurur ve ondan Ferhat’ı durdurmasını ister. Cadı düşünür taşınır ve bir yolunu bulur. Gider genç delikanlının yanına. Kazmasını kayalara vurmakta olan Ferhat’a seslenir; “Ne vurursun kayalara böyle hırsla.. Şirin’in öldü, bak sana helvasını getirdim”
O anda aşk ateşiyle yanıp kavrulan Ferhat, beyninden vurulmuşa döner, “Şirin yoksa bu dünyada yaşamak bana haramdır” der ve kazmasını fırlatır göğe doğru. Kazma da döner gelir, düşer Ferhat’ın başına. Son nefesini veren gencin bedeni, şehre getirmeye çalıştığı sularla birlikte dökülür kayalıklardan.
Bunu duyan Şirin de gelir kayalıklara. Bakar ki sevdiğinin bedeni suyun içinde cansız yatıyor. O da atar kendini kayalıklardan. Uzanır, yatar Ferhat’ın yanına.
Su şehre gelmiştir ama iki seven yoktur artık. Ahali iki sevdalının bedenlerini yanyana mezarlara gömer. Rivayet odur ki, her mevsim 2 mezarda da 1’er gül açar bütün ihtişamıyla. Ama 2 mezar arasında da bir kara çalı çıkarmış sevenleri ayırmak için…