Dünyanın en ilginç kabilesi!
Nesilleri tükenmek üzere olan ve kuytu köşelerde varlıklarını sürdürmeye çalışan birçok kabile var. Her birinin ise farklı gelenekleri bulunuyor. Himba kabilesinin gelenekleri de diğer kabileler gibi oldukça ilginç… Özellikle kadınların hamile kalmak için kullandığı yöntem ise oldukça şaşırtıcı… İşte Himba Kabilesi’ndeki kadınların ilginç yaşamları...
Himba Kabilesi, Kuzey Namibya‘da, eski ismi Kaokoland olan Kunene yöresinde yaşayan etnik bir topluluk. Afrika‘nın her bir köşesi zaten birbirinden ilginç, henüz kültürlerini bile çok iyi anlayamadığımız kabilelerle dolu.
Himbalar, 15. ve 16. yüzyılda Botswana‘dan gelmişler. Kuzey Namibya’da Kunene (eski Kaokoland) yöresinde yaşayan Himbaların nüfusunun 20 bin ile 50 bin arasında olduğu tahmin ediliyor.
Himbalar, Kunene Nehri boyunca yaşayıp, bu coğrafyada hayvanlarını özgürce otlatıyorlar. Himbalar’da kadınlar çıplak geziyor ve ciltleri kırmızı renkte görünüyor. ‘Çıplak Kadınlar Kabilesi’ olarak da biliniyorlar. Himbalar için gün erken başlar. Kadınlar süsleri olan otjizelerini sürdükten sonra günlük yemek işleri ile ilgilenirler. Erkeklerin işi sığırları otlatmak. Genç erkekler hayvanların karnını doyurmakla ilgilenirken kadın ve çocuklar yaşlılarla birlikte günlük işlerle ilgileniyor. Yaşadıkları yörenin çetin çöl şartları ve dış dünyadan kopuklukları sayesinde Himbalar geleneksel yaşam tarzlarını büyük ölçüde koruyabilmiş. Kabile üyeleri hem anne hem de baba tarafının ailelerine dâhil olur. Bu çift aileli düzen, zor iklim koşullarına karşı savaşmalarını sağlar.
Bu düzende her kabile üyesi anne ve baba tarafından olmak üzere iki klana üyedir. Himba klanları, en yaşlı erkek üye tarafından idare edilir. Bu çift aile üyeliği, dünya üzerinde sadece Batı Afrika, Hindistan, Avustralya, Melanezya ve Polinezya'daki sınırlı sayıda toplulukta görülür.
Afrika’daki kabile hayatını araştıran araştırmacı ve bilim insanları, her geçen gün yepyeni bilgilere ulaşıyorlar.Bu yeni bilgilerden biri de Himbalar’a ait. Uzmanlar Himbalar’ın çocuklarla kurduğu ilişkinin farklılığıyla dikkat çekiyor. Kabilede yeni doğan çocukların yaşı doğdukları tarihten itibaren değil, annesiyle kurduğu telepatik iletişimden itibaren başlatılıyor.Kabilenin kadınları hamile kalmaya karar verdiklerinde bir ağacın altına oturuyor ve dünyaya gelmek isteyen çocuğun kendisiyle iletişim kurmasını bekliyor. Çocuk annesiyle kurduğu ilk iletişimi, ona söylediği bir ‘şarkı’ ile başlatıyor.
Çocuğun söylediği şarkıyı duyan anne bu şarkıyı eşine de öğretiyor ve ardından hamile kalıyor. Çocuğun annesine söylediği bu şarkı, onun doğum günü olarak kabul ediliyor ve yaşı bu tarihe göre hesaplanıyor.
Uzmanlar aynı zamanda bu şarkının o çocuğun doğumundan ölümüne kadar tüm hayatına eşlik ettiğini belirtiyorlar. Anne hamileliği boyunca çocuğun şarkısını kabile ileri gelenlerine ve yaşlı kadınlara öğretiyor.
Doğum sırasında çocuk bu şarkıyla karşılandığı gibi, düşüp bir yerini incittiğinde de yine aynı şarkıyla avutuluyor. Aynı zamanda çocuğu ödüllendirmek ya da ergenlik törenlerindeki başarısını kutlamak için de bu şarkı söyleniyor.Araştırmacıları şaşırtan diğer bir konu ise kabilenin suça ilişkin tutumunda ortaya çıkıyor. Çocuk ilerleyen yaşında toplumsal bir yasayı ihlal eder ya da bir suç işlerse, köy meydanına çağrılıp topluluk tarafından çembere alınıyor ve ona hep bir ağızdan kendi şarkısı söyleniyor.