Böyle giderse filozoflar şehri olacağız!
Kimse boş koltuklara konuşmak istemez. Salonların hep tıklım tıklım dolmasını ister ama iş maddiyata geldiğinde bu pekde umrunda olmayabilir. Salona kim gelmiş, halktan ilgi görmüş mü, program ne kadar verimli geçtigibi konuları pekde dikkate almak istemeyebilirler.
Ama bu konulara belediyeler, STK’ler, siyasi partiler ve üniversiteler dikkat etmelidir. Yani “Biz yaptık oldu.” mantığından uzak durulması gerektiğini düşünüyorum. Kimse sizin ne programı düzenlediğinize bakmıyor, cebinde para var mı, karnı tok mu ona bakıyor! O yüzden bırakın artık birilerinin cebini doldurmayı, bırakın artık birilerine şirin görünmeyi! İnsanlarneden deizmi benimsiyor, bunun nedenlerini araştırın!
***
Şehrimizin son dönemlerine baktığımızda genellikle her konu üzerine bir programın düzenlendiğini görüyoruz. Kendince ünlü kişiler bu programlara davet edilerek para kazandırılmaktan öteye gidilmemiş. Belki bir program için cüzi olarak görülen miktarının bir yıl toplamına bakıldığında hiçde göz ardı edilemez paralar oluştuğunu görebiliyorsunuz. Bu kendince ünlü kişilere ödenen paralar ise hayatında hiç böyle programa gitmeyen,yarı aç yarı tok yaşayan kişilerin cebinden çıkartılıyor.
Bu tür programlarda genellikle yoldan geçenin elinden tutulup alınmasına karşın, okullardan öğrencilerle doldurmalarına ve bazen belediye çalışanlarının zorunlu katılım sağlanmasına karşın, salonların yarısı bile dolmamaktadır. Zaman zaman ise konuşmacılar kapalı gişe yani 10-15 kişiye konuşmaktadırlar.Bence özellikle belediyelerin bu yanlıştan biran önce dönmeleri gerekiyor. Ekonomik olarak zor günlerden geçtiğimiz şu günlerde cebimizden gidecek bir liraya bile ihtiyacımız var. Bizim öyle,birilerinin cebini karşılıksız dolduracak paralarımız yok!
Vatandaşın dinlemeye değil, konuşmaya ihtiyacı var!
Bir diğer nokta ise aç karınla bu tür programlar çekilmiyor. Herkes kendi başı derdine düşmüş, oğlu işsiz, kızı atanamamış, kendi çalışamıyor, eşi ise asgari ücretle fazla mesailer yaparak bozuk çarkı döndürmeye çalışıyor.Bu durumda onun dinlemeye değil, konuşmaya ihtiyacı var.Asgari ücretle ev geçindirmeye çalışan babaya mikrofonu verin bakalım size neler anlatacak. Hem o babanın konuşmasıyla birlikte salonların kendiliğinden nasıl dolduğunu görmüş olursunuz.Bu tür programlara harcanan paralarıistihdama aktarsaydınız, butür sorunlarla karşılaşmazdınız.
Bu şehre boş yere şairler ve yazarlar kenti denilmiyor. Acı çekmeyen insanın yazacak bir hikayesi olmaz. Şehrimizde insanlar çilekeş, dert babası olmuş. Dertlerini, sıkıntılarını şiirlerle, türkülerle, yazdıkları kitaplarla anlatmışlardır. Ve böyle giderse yakın bir gelecekte şehrimizden artık filozoflar çıkarmaya başlayacağız!