7 ülke’den 7 film!

1. Jagten / The Hunt (Danimarka)


Ülkelere göre filmler listemizin ilk sırasında Danimarka yapımı Jagten filmi yer alıyor. Dr. Strange’in düşmanı Kaecilius, yamyam Hannibal ve James Bond’un düşmanı Le Chiffre rolleriyle tanıdığımız artık herkesin çok sevdiği ve görür görmez, aaaa bu şey değil mi ya, dediği Mads Mikkelsen abimizin başrolünü üstlendiği The Hunt bir Danimarka filmi. Kuzeyin iklimi kadar soğuk olan insan ilişkilerine ve bir insanın suçsuzluğunu ve onur sahibi olduğunu ispatlama çabasını izlediğimiz filmin yönetmeni yine Danimarka sinemasının adını yavaş yavaş duyuran yönetmeni Thomas Vinterberg. Filmin isminin Türkçe çevirisi Onur Savaşı. Aslında bu isim bile filmin konusu hakkında ipucu veriyor.



2. Delikanlı / Boy (Yeni Zelanda)


Film önerileri demişken Boy filmine yer vermesek olmazdı. Son yılların başarılı yönetmeni ve oyuncusu Taika Waititi’nin Yeni Zelanda yıllarında yaptığı pek de bilinmeyen bir filmi Boy. Önce Thor : Ragnorok ardından Jojo Rabbit ile kazandığı Oscar ile tam bir Hollywood figürü olan Waititi’nin ikinci filmi Boy, çocukların saflığına, gücüne ve direncine bir övgü olsa da, doğal ve az gösterişli haliyle biraz da yürek burkucu bir film. 1984 yılında geçen filmimizde Boy (James Rolleston), 11 yaşında, parlak ve güzel bir yüzü olan bir çocuktur. Kahramanımız, çok zeki bir suçlu olan babasına tapıyor, onu zihninde diğer insanlardan çok daha başka yerlere konumlandırıyordur. Fakat bu hayranlık ortadan kalktığında kahramanımız ne yapacaktır?


3. Bir Ayrılık / A Separation (İran)


Ülkelere göre filmler listemizde yer alan bir diğer film de İran sinemasının en iyi örneklerinden; Bir Ayrılık. Gerçekçiliği ile tüm dünyayı kendine hayran bırakan bu film, İran sinemasının son yıllarda çıkardığı belki de en iyi film. Modern zamanların, modern problemler getirdiği 14 yıllık evli Simin (Leyla Hatamı) ve Nader (Peyman Moaadi) boşanmaya karar verirler. Zeki ve duyarlı 11 yaşındaki kızları Termeh (Sarina Farhadi) ve alzheimer hastası olan ve sürekli bakıma muhtaç olan Nader’in yaşlı babası (Ali-Asghar Shahbazi) ile bir dairede yaşayan çiftimiz verecekleri büyük kararın sorumluluğu altındadırlar ve aslında boşanmak istemelerinin sebebi de budur. Simin, kadınlar ve özellikle kızının eğitimi için daha fazla fırsatın olduğu bir ülkeye taşınmak isterken; Nader babasına bakmak için İran’da kalmaları gerektiğini söylüyor.


4. Tanrı Şehri / City of God (Brezilya)


“Tanrı Şehri” Rio de Janeiro’nun gecekondu çetelerinin hikayesine dalan öfkeli bir film. Sık sık yapılan gelmiş geçmiş en iyi filmler listesinde hep üst sıralarda kendine yer bulan Fernando Meirelles’ın filmi, Rio’nun yoksulları şehir merkezinden izole etmek için inşa ettiği gecekondu mahallelerinde geçiyor. Film, 1960’ların sonu ile 1980’lerin başı arasında Rio de Janeiro’nun Cidade de Deus banliyösünde organize suçun büyümesi ile her şeyin ortasında kalan ana karakteri ile başlayıp, filmin kapanışında uyuşturucu satıcısı Li’l Zé ile kanunsuzlar arasındaki savaş ile sona eriyor. ”Kaçarsan canavar seni yakalar; kalırsan canavar seni yer.” sloganın sık sık vurgulandığı filmin dört Oscar adaylığını olduğunu da söyleyelim.


5. İçimdeki Yangın / Incendies (Fransa)


Filmlerin isimlerinin Türkçeleştirilmesi kimi zaman çok absürt sonuçlar doğurabiliyor. What We Do In The Shadows’u Aylak Vampirler diye çeviren sevgili kurumumuz neyse ki Incendies’i İçimdeki Yangın gibi şık bir isimle çevirmeyi akıl etmiş. İçimdeki Yangın, Blade Runner 2049, Arrival , Sicario ve -vizyonu bir sene ertelenen- Dune gibi filmlerin yönetmeni Fransız Denis Villeneuve imzalı.


6. Köpek Dişi / Dogtooth (Yunanistan)


2009 yılında Toronto Film Festivali’nde prömiyeri gerçekleşen ve Yunanistan’ın En İyi Yabancı Dilde Film dalında Oscar adaylığına layık görülen Köpek Dişi filminin yönetmen koltuğunda, Lobster ve Kutsal Geyiğin Ölümü filmleriyle artık dünyaca tanınan bir üne sahip olan Yorgos Lanthimos oturuyor. Zihinde buruk bir tat bırakan filmin oyuncu kadrosunda Christos Stergioglou, Angeliki Papoulia, Mary Tsoni, Michele Valley, Hristos Passalis gibi isimler yer alıyor.



7. Toni Erdmann (Almanya)


Bu filmimiz Almanya’dan tüm sinema sevenler için geliyor… Toni Erdmann, kadın yönetmen Maren Ade’nin aslında en çok ses getiren uzun metrajı. 3. Filmi Toni Erdmann ile özellikle bağımsız Avrupa sinemasında Toni Erdmann, Akademi’nin de dikkatini çekti ve 2017 yılında Yabancı Dilde En İy Film dalında Oscar adayı oldu. (O sene kazanan film, Asghar Fardadi Satıcı filmiyle kazanmıştı. Kim itiraz edebilir ki?)


Toni Erdmann, bir baba – kız hikayesi. İlk gösterimini yaptığı Cannes Film Festivali’nde neredeyse bütün eleştirmenlerden tam not aldı. Fakat belki de Cannes jürisinin komedi filmlerine olan ön yargısı sebebiyle bir ödül kazanamayan film -yukarıda da bahsettiğimiz gibi- Oscar adaylığına uzanacak kadar yankı ulaştırmyı başardı. 2 saat 40 dakikalık süresiyle tam bir komedi filmi olmayan film, kendisi gibi yaşlı köpeğiyle yaşayan ve günlerini etrafındaki insanlara küçük şakalar yaparak geçiren bir adamın, yurtdışında yaşayan kızıyla iletişime geçme çabasını anlatıyor. İşinde çok başarılı olan kızının habitatında, kostümler değiştirerek olmadık ortamlara giren ve muzipliklerine devam eden bir baba tabii ki bir çatışmaya neden oluyor. Yaygın tabir ile “loser” bir babayla “winner” bir kızın üzüntüden doğan draması sizi yer yer güldürüp yer yer de üzecek.